Yılda 4 bin hasta kaderine terk ediliyor

Yılda 4 bin lösemi hastasına kemik iliği nakli yapılamadığını belirten Doç. Mustafa Çetiner, alt yapı eksikliğine dikkat çekti, ‘Ülkemizde kan hastalıkları uzmanı sayısı yetersiz’ dedi.

COCUK-LÖSEMİ.hmedium İSTANBUL – Türkiye’de lösemi tedavisinde temel olarak bilgi, birikim ve deneyim eksikliğinin olmamasına rağmen alt yapı eksikliklerinin devam ettiğini belirten Memorial Şişli Hastanesi Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Çetiner, Avrupa Birliği ölçütlerine göre her milyon nüfusa 50 kemik iliği nakli yapılması gerektiğini belirtti.
Bu sayı dikkate alındığında, ülkemizde yılda en az 3500 kemik iliği nakli yapılması gerektiğini vurgulayan Doç. Çetiner, "Oysa Türkiye’de yatak, hekim ve personel yokluğu nedeniyle nakil sayısı 1000 sınırına henüz ulaşmamıştır. Yani her yıl 4000’e yakın hasta bu tedavi olanağından yararlanamamakta ve bir anlamda kaderine terk edilmektedir. Sorun sadece mekân sorunu değildir, ülkemizde kan hastalıkları uzmanı sayısı son derece yetersizdir" tespitinde bulundu.
Hastalığın hızla arttığını belirten ve hastalık etkenleri hakkında konuşan Çetiner, yine sigara vurgusu yaptı. Sadece sigara içmek değil, dumanına maruz kalmanın da kişiyi hasta etmeye yettiğinin altını bir kez daha çizdi. Sigaranın içindeki formaldehit maddesinin lösemiye davetiye çıkardığını belirten ve "Sigara pek çok hastalığa neden oluyor, kanserin de en büyük destekçisi" diyen Doç. Dr. Mustafa Çetiner, lösemi ve tedavisi hakkında şu bilgileri verdi:

“Löseminin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte; bazı faktörler bu kanserin artışından genel olarak sorumlu tutulmaktadır. Bu faktörlerden ilki radyasyondur. Kimi toksik maddeler de lösemiye neden olur. Bunların ilk sırasında “formaldehit” yer almaktadır. Bu madde ne yazık ki endüstriyel alandan ev malzemelerine, diş hekimliğinde kullanılan kaplamalardan laboratuar malzemelerine kadar birçok alanda kullanılmaktadır. Mobilyalarda da bu kimyasal sıkça kullanılır. Sigara dumanında oldukça yüksek düzeylerde bulunur. Dizel araçların egzos dumanında, doğal gazda, odunun yanması sonucunda da bol miktarda formaldehit açığa çıkar. Ancak bu etkenlerin doğrudan lösemi nedeni olduğunu söylemek zordur. Yine de bu toksik madde ile temasın minimal olmasının yararlı olduğunu söylemek mümkündür.

KANSER İLAÇLARI DA LÖSEMİ NEDENİ OLABİLİR
Bir diğer lösemi nedeni kanser tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Ne yazık ki, tedavi amacıyla kullandığımız kemoterapi ilaçlarının büyük çoğunluğu yıllar içinde ikincil lösemilerin gelişimine neden olmaktadır. Ne yazık ki; bu biçimde ortaya çıkan lösemilerin tedavisi oldukça zordur ve tedavi yanıtları çoğu kere yüz güldürücü olamamaktadır.

LÖSEMİ TEDAVİSİ DİKKAT VE SABIR GEREKTİRİR
Lösemiyi ve diğer hematolojik kanserlerinden ayıran en önemli farklılık tedavi sürecinin çok uzun ve çoğu kez uzun süreli yatışlar gerektiriyor olmasıdır. Kullanılan kemoterapi ilaçları oldukça yoğundur. Enfeksiyon ve kanama benzeri komplikasyonlar daha sıktır. Hastalığın seyri risk faktörlerine, tipine, hastanın yaşına, eşlik eden hastalıklarına göre değişiklik gösterir. Ancak bilinmelidir ki; lösemi günümüzde tedavi edilebilir bir hastalıktır.

HER YIL 4000 BİN LÖSEMİ HASTASI KADERİNE TERK EDİLİYOR
Türkiye’de lösemi tedavisinde temel olarak bilgi, birikim ve deneyim eksikliğimizin olmamasına rağmen alt yapı eksikliklerimiz halen devam etmektedir. Avrupa Birliği ölçütlerine göre her milyon nüfusa 50 kemik iliği nakli yapılması gerekir. Bu sayı dikkate alınırsa ülkemizde yılda en az 3500 kemik iliği nakli yapılması gerekmektedir. Oysa Türkiye’de yatak, hekim ve personel yokluğu nedeniyle nakil sayısı 1000 sınırına henüz ulaşmamıştır. Yani her yıl 4000’e yakın hasta bu tedavi olanağından yararlanamamakta ve bir anlamda kaderine terk edilmektedir. Sorun sadece mekân sorunu değildir, ülkemizde kan hastalıkları uzmanı sayısı son derece yetersizdir.

KEMİK İLİĞİ NAKLİ MÜCADELEDE BAŞARIYI ARTIRDI
Lösemi tedavisinde kullanılan standart kemoterapilerde son yıllarda çok büyük değişiklikler olmamasına karşın destek tedavilerindeki gelişmeler önemli adımlar atmamızı sağlamaktadır. Bu sayede günümüz tıbbı bir zamanlar mutlak ölümcül olarak tanınan akut löseminin tedavisinde büyük yol almıştır. Çocukluk çağı lösemilerinde tedavi yanıt oranları yüzde 80’lere ulaştı, yetişkinlerde akut löseminin bir türü olan “AML”de kür şansı ortalama yüzde 40’ları aşmıştır. Kemik iliği nakli uygulamalarının yaygınlaşması, kemik iliği nakli yöntemlerinin çeşitlenmesi ve hastalara uygun tedavilerin geliştirilmesi başarı oranlarımızı ciddi olarak artırmaktadır. Dolayısıyla şunu belirtmek gerekir ki; genel anlamda lösemi tedavi edilebilir, en azından kontrol edilebilir bir hastalıktır.

TEDAVİ KİŞİYE ÖZEL PLANLANMALI
Lösemi tedavisi hekim ile hasta ve hasta yakınları arasında planlanacak bir tedavidir. Tedavi, protokoller dünyanın her bir yerinde benzer olmakla beraber; löseminin tipi, hastanın yaşı, sosyoekonomik durumu, eşlik eden diğer hastalıklar, önceki hastalıkları gibi birçok değişkenin göz önüne alınarak karar verilmesi gereken bir durumdur. Yani hazır tedavilerden çok kişiye özel tedaviler olarak algılanmalıdır. Bu durum tedavi eden hekimin doğru seçilmesini gerekli kılar.

TEDAVİ GÖREN HASTANIN EVİNDE EVCİL HAVYAN OLMAMALI
Evde kedi köpek beslemek löseminin nedeni olamaz ancak lösemi tedavisi gören hastaların evlerinde kedi ve köpek gibi hayvanların kesinlikle barındırılmamaları gereklidir. Benzer biçimde canlı çiçekler de hastalar için önemli bir risktir. Özellikle kan sayım değerlerinin düştüğü ve bağışıklık sisteminin bozulduğu bu durumda; kedi, köpek ve canlı çiçeklerin evde hastanın bulunduğu ortamda olmaması gereklidir.

ALTERNATİF TIP YÖNTEMLERİNİN TEDAVİDE YERİ YOK
Bu konuda sağduyunun baskın olması, çoğu para kazanmak amaçlı yapılan alternatif tıp uygulamaları konusunda dikkatli ve seçici davranılması gerekmektedir. Alternatif tıp yaklaşımının ülkemizde palazlanmasındaki en önemli etkenlerden birinin güvene dayanmayan, çoğu zaman “buyurgan”, ruhsuz, derinliksiz hasta-hekim ilişkisi olduğuna inanıyorum. Kanımca klasik tıp ile sağaltılabilecek hastalara uygulandığında “zararlı” olacak “alternatif” uygulamaların önüne geçilebilmesinin en iyi yollarından biri hastaya bir insan olarak değer vermek, empati yapabilmektir. Hekimliğin “sanat” yanı da budur." kaynak