Aenean ornare velit lacus, ac varius enim lorem ullamcorper dolore aliquam.
Meme Kanseri
Kadınlarda en sık görülen kanser türünü oluşturan meme kanseri, nadir olarak erkeklerde de gelişebiliyor. Uzmanlar dünyada her 10 kadından birinin yaşamının herhangi bir döneminde meme kanserine yakalandığını belirtiyor.
Bazı ülkelerde ise örneğin ABD’de her 8 kadından biri bu kanserin pençesine düşüyor. Ancak bu karamsar tablo karşısında paniğe kapılmanıza gerek yok, çünkü meme kanseri erken teşhis edildiğinde artık ölümcül bir hastalık olarak görülmüyor.
Risk Faktörleri Nelerdir?
Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artıyor.
Bunun yanı sıra, ailede meme kanseri öyküsünün bulunması, erken yaşta adet görmek (12 yaş altı), doğum yapmamak, ilk doğumu 30 yaş sonrasında yapmak, geç yaşta menopoza girmek, özellikle menopoz sonrası kilo alımı, sigara tüketmek ve düzenli alkol almak riski artırıyor.
Bu faktörler söz konusu olduğunda hormon kullanımı da meme kanseri riskini artırıyor. Memede oluşan bazı selim hastalıklar tek başlarına risk teşkil etmeseler de diğer faktörlerin mevcut olduğu durumlarda riski artırıyorlar. Ancak meme kanseri hiçbir risk faktörüne sahip olmayan kadınlarda da ortaya çıkabiliyor.
Tanı Nasıl Konuluyor?
Memede şüpheli bir kitle bulunması halinde tanı koymak için biyopsi yönteminden yararlanılıyor.
Biyopside ideal olan tümörün tamamının çıkartılması. Ancak özel durumlarda iğne biyopsisi de yapılabiliyor.
Meme kanseri tanısı konan hastada, hastalığın erken evrede olup olmadığının, başka organlara yayılıp yayılmadığının da araştırılması gerekiyor.
Meme Rekonstrüksiyonu Uygulaması
Ne zaman uygulanmalı?
Meme rekonstrüksiyonu; meme kanseri nedeniyle cerrahi olarak alınan memenin yeniden yapılması işlemine denilmektedir. Rekonstrüksiyon, memenin alınmasını izleyerek aynı ameliyatta veya aylar ya da yıllar sonra gerçekleştirilebiliyor. Ameliyattan sonra radyoterapi tedavisi düşünülüyorsa, rekonstrüksiyonun genellikle bu tedaviden sonra yapılıyor.
Kemoterapi ise rekonstrüksiyon için bir engel oluşturmuyor ve işlemin uygulanmasını geciktirmiyor.
Doku veya protez…
Rekonstrüksiyon için kadının kendi dokularından (otojen) ya da protezlerden yararlanılıyor. Uzmanların genel eğilimi erken ve otojen meme rekonstrüksiyonu yönünde. Bu yöntem ile hasta kadın olarak kendisini daha iyi hissediyor ve doğal kıvam ile şekilli memesine yeniden kavuşuyor.
Kadının kendi dokusu kullanılarak yapılan rekonstrüksiyonda en sık TRAM FLEP yönteminden yararlanılıyor. Burada fazla alt karın derisi, yumuşak yağ dokusuyla birlikte çıkarılan memenin yerine alınıyor. Bu teknik ile diğer memeyle aynı kıvamda ve benzer görünümde meme yapılabiliyor. Protez kullanıldığında meme alındıktan sonra cilt önce doku genişletici protez yardımıyla 2-3 ay boyunca içine serum fizyolojik enjekte edilerek genişletiliyor. Ardından genişletici etkiye sahip protez çıkarılıp kalıcı protez yerleştiriliyor.
Protezle uygulanan diğer bir yöntem ise genişleyen kalıcı protez kullanımı. Burada protez 2-3 ay boyunca içine serum fizyolojik enjekte edilerek genişletiliyor ve bu sürenin sonunda yerinde bırakılıyor. Bu yöntemde ikinci kez ameliyata gerek duyulmuyor.
Hangisi daha avantajlıdır?
Otojen rekonstrüksiyon teknik olarak daha zor ve yaklaşık 3-5 saat gibi uzun bir süreyi alıyor. Hastanede kalış süresi de ortalama 3-5 gün sürüyor. Yapılan meme, protez kullanımına kıyasla daha doğal kıvamda ve şekilde oluyor. Radyoterapiye de daha dayanıklıdır.
Protezler ise sızma, çevresinde sıvı ve kan birikmesi, asimetri bir görünüm oluşması, çevresinde ağrılı kapsül oluşumu, kıvam ve şekil olarak diğer memeye tam olarak benzeyememesi gibi riskler taşıyor. Avantajları ise teknik olarak girişimin daha kısa sürede yapılabilmesi (yaklaşık 1-2 saat) ve hastanede kalış süresinin daha kısa ortalama 1-2 gün olması.
Belirtileri Nelerdir?
Meme kanserinde önemli olan belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı yakalamaktır. Belirtilerin gelişmesi, hastalığın ilerlediği anlamına gelmektedir.
Meme kanserinde en sık görülen belirtiler ise şunlardır:
Memede ya da koltuk altında ele gelen kitle,
Memenin boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik,
Memebaşından kanlı akıntı gelmesi,
Memenin veya meme başının derisinde şekil ve renk değişikliği,
Meme veya memebaşının özellik değiştirmesi (örneğin memebaşında çekintiler),
Memede kitle olmamasına rağmen koltukaltında ya da boyunda bir beze oluşması olarak sayılabilir.
Erken Tanı İçin Neler Yapmalıyım?
Her kadının 20 yaşından itibaren, her ay kendi kendine meme muyenesi yapması gerekiyor.
40 yaşından itibaren her yıl bir kez doktor tarafından muayene edilmesi de erken tanı için çok önemli. Risk faktörlerine sahip olan kadınlar, örneğin ailesinde meme kanseri sık görülenler ve hormon kullananlar ise bu muayenelere 20 yaşından itibaren başlamalı.
Ayrıca her kadın 40 yaşında ilk mammografisini çektirmeli ve bu işlemi yılda bir kez tekrarlamalı. Bu yönteme, ailesinde sık meme kanseri görülenlerde veya risk taşıyanlarda erken yaşlarda da başvurulabiliyor.
Nasıl Tedavi Ediliyor?
Cerrahi tedavi, ilaç tedavisi (kemoterapi ile hormonal tedavi) ve radyoterapiden yararlanılıyor. Bu yöntemlerin birkaçı, hastalığın durumuna göre birlikte kullanılabiliyor.
Cerrahi tedavi:
Kanser bulunan memenin tamamen alınması veya tümörlü dokunun çevresiyle birlikte çıkartılarak memenin korunması şeklinde olabiliyor. Yapılacak olan ameliyatın türüne, hastalığın durumuna göre genel cerrah tarafından karar veriliyor. Meme ameliyatıyla birlikte o bölgedeki koltukaltı lenf bezleri de çıkartılabiliyor. Bazı durumlarda özel bir boya ile lenf yolları boyanarak (nöbetçi lenf bezi biyopsisi ile) koltuk altı ameliyatının yapılıp yapılmayacağına karar veriliyor. Bekçi lenf bezinde kanser hücrelerinin bulunmadığı belirlenirse, koltukaltındaki diğer lenf bezlerine yayılma olmadığı öngörülerek bu bölgeye başka bir girişim yapılmadan ameliyat tamamlanıyor. Biyopsi sayesinde koltukaltındaki lenflerin alınması sonucu oluşabilecek kolda şişme, enfeksiyon ve ödem gibi riskler ortadan kalkıyor.
İlaç tedavisi:
Meme kanserli hastada, tümörün durumuna göre ameliyattan önce veya sonra ilaç tedavisi gerekebiliyor. Bu tedavinin ne şekilde gerçekleşeceği tümörün özelliklerine göre belirleniyor. İlaç tedavisi, kemoterapi denilen kanser hücrelerini öldüren ilaçlarla veya hormonlarla yapılıyor. Kemoterapi genellikle serumla veriliyor, ancak ağızdan alınanlar da olabiliyor. Kanser oluşumunda önemli rol oynayan östrojen etkilerinin yapımına karşı hormonal ilaçlar da kullanılıyor. Bunlar genellikle ağızdan alınan ilaçlardan oluşsa da enjeksiyon şeklinde olanları da mevcut. Hastalık başka organlara yayıldığı takdirde ilaç tedavisinden yararlanılıyor.
Radyoterapi:
Gerektiği durumlarda memeye ve yayılma riski olan lenf bezlerine yapılan ışın tedavisi olarak da biliniyor. Memenin tamamen alınmadığı meme koruyucu ameliyatlardan sonra mutlaka radyoterapi uygulanıyor. Memenin tamamen alındığı durumlarda ise tümörün bazı özelliklerine göre veya lenf bezlerine yayılması halinde yine radyoterapiye başvuruluyor. Kanserli hücrelerin kemiklere yayılması durumlarında gerek görülürse yerel olarak radyoterapi yapılabiliyor.
Nasıl Korunabilirim?
Meme kanserinden korunmak için:
*30 yaşından önce doğum yapın
* Doğum yaptıktan sonra bebeğinizi emzirin
* İdeal kilonuzu koruyun
* Düzenli olarak spor yapın
* Kontrolsüz, gelişigüzel hormon (menopoz sonrası için ve doğum kontrol hapları) kullanmayın.
* Alkol alımını düşük düzeyde tutun
Meme kanserinin erken tanısı için her kadının 40 yaşından itibaren her yıl mammografi çektirmesi gerekiyor.
KAYNAK: Anadolu Sağlık Merkezi