Meme Kanseri ve Yoğun Meme Dokusu Bilinçlend​irme Kampanyası

Her Yıl Meme Kanseri Yüzünden Dünyada 465.000 Kadın Hayatını Kaybediyor

meme_kaybi_mkle Bu hızla ilerleyen tehlikeye dur demenin tek çaresi ise Erken Teşhis. Fakat bayanların büyük kısmı rutin meme taramalarını ihmal ediyor. Bazıları mamografinin verdiği acıdan korkuyor, bazıları radyasyondan, bazıları ise hala bunun önemini bilmiyor.
Bunların yanında çok büyük bir kısım daha var ki onlara uygulanan tarama tekniği etkili olmadığı için kendilerini sağlıklı zannettikleri sırada bu hastalığa yakalandıklarını görüyorlar. Ayrıca mamografi uygulamasında radyasyon olduğu için 40 yaş sonrasında önerildiğinden gençler rutin taramaya gerek duymayıp, ileride de ihmal ederek kontrollerini yaptırmıyorlar. Ülkemizde durum ne yazık ki böyle� Lütfen kısa bir zamanınızı ayırıp bu hayati konu ile ilgili aşağıdaki çarpıcı bilgileri ve yeni teknolojinin size sunduğu pratik çözümü inceleyin. Hiç olmadığınız kadar rahat ve güvende olacaksınız.
Yoğun Meme Dokusuna sahip bayanlarda mamografinin sadece %30 oranla sonuç verdiği ve menopoz öncesindeki kadınların 3’te 2’sinin, menopoz sonrasındaki kadınların ise 4’te 1’inin Yoğun Meme Dokusuna sahip olduğu dünyada yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Mamografi Yoğun Meme Dokusunu bembeyaz gösterir, aynı zamanda şüpheli kitleleri de beyaz gösterir. Bu nedenle yoğun meme dokusu kanseri mamografi çekiminde saklar.
Sağlıklı olduğunuzu düşünürken geç kalınmış bir kanser teşhisi ile karşılaşabilirsiniz. Korkutucu bir başka veri ise Yoğun Meme Dokusuna sahip olan kişilerin yağlı dokuya sahip olanlara göre 5 kat daha fazla meme kanseri riski altında olmalarıdır. Akdeniz Ülkeleri, biz ve Orta � Doğu kuşağında bu riskler daha yüksektir. Meme yapısının önemi kesinleştikten sonra bu doğrultuda geçtiğimiz sene Amerika’da Yoğun Meme Dokusu taramaları için ayrı bir yasa çıkartılmıştır. Bu yasa ile doktorların hastalarını Yoğun Meme Dokusuna karşı uyarmaları ve Ultrasonografi ile tarama yaptırmalarını tıbbi olarak tavsiye etmelerini zorunlu hale getirilmiştir.
(Amerikalı kadınlar bu konuyu çok ciddi takip ediyorlar.) Meme dokusundaki yoğunluk genellikle yaş ilerledikçe azalmalı ve yerini yağ dokularına bırakmalıdır. Ama son alınan veriler 50 yaş üstü bayanlarda da artık Yoğun Meme Dokusunun çok sık rastlanan bir durum olduğunu açıkça göstermektedir. Günümüzde meme kanseri 40 yaş altı popülasyonu da ciddi şekilde tehdit etmektedir. Hatta 20’li yaşlarda birçok bayanda kanser oluşumları tespit edilmektedir.
Bu demektir ki hormon faaliyetleri ile ergenlik döneminin sonu risk başlangıcı olmuştur. Buna birçok sebep sayılabilir. Stres, kötü beslenme, Çernobil gibi radyoaktif felaketlerin etkisi başta gelmektedir. Bu yıldan sonra Japonya’da meme kanserinde büyük artış beklenmektedir. Özellikle Türkiye’de 40 yaş altındaki bayanların kansere yakalanma oranlarının Avrupa’dakilerden 4 kat daha fazla olduğu bu yıl açıklanmıştır. Bilindiği gibi mamografi vücutta radyasyon birikimine neden olması tehlikesi yüzünden 40 yaş altı bayanlara ve hamilelere uygulanmaz.
Bu kişilere eğer gerek görülürse manual ultrasonografi taraması yapılır. Bu prosedür ise el ile uygulanan ve standardı olmayan bir tarama yöntemi olduğundan oluşumların kaçırılması ile erken teşhis şansının kaybolması çok sık rastlanan bir durumdur. Diğer problem ise el ile yapıldığından tüm ayrıntılara bakabilmek için en az yarım saat sürmesi gereken bu taramanın hasta yoğunluğu yüzünden çok hızlı bir şekilde yapılmasıdır…
Tüm bunlara ek olarak dünyada son yıllarda çok popüler olmuş bir başka tartışma konusu ise meme kanseri taramalarının sonucunda gereksiz biyopsi tetkiklerine gidilmesi, hastalara işkence doktorlara ise zaman kaybı yaratmasıydı. Ama geçtiğimiz yıl üzerinde detaylı araştırmalar yapılan, onayları alınıp radyologlar tarafından kullanılmaya başlanan Ultrason/ Elastografi tekniği ile bu konuda da tıp dünyasında çok olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Bu teknik sayesinde iyi huylu ve kötü huylu oluşumların ayrımı biyopsiden önce Ultrasonografi ile yapılabilmektedir.
Bu tekniği kullananlar sayesinde gereksiz biyopsilerde azalma olmuştur. Sonuç olarak Amerika’da tüm bu gelişmeleri erken teşhise götüren SOFIA isimli FDA onaylı CE belgeli Ultrason / 3D Renkli Doppler ile radyasyonsuz çalışan OTOMATİK TÜM MEME GÖRÜNTÜLEME CİHAZI kullanıma girmiştir. Tomografik görüntüler sağlayan, sıkıştırma ve acı vermeyen, hastanın rahatlığına ve mahremiyetine önem veren, Otomatik çekimi her bir meme için 3dk içerisinde tamamlayan, daha da önemlisi dünya üzerindeki tüm yöntemlerle karşılaştırıldığında erken teşhis için en iyi yöntem olan bu cihaz geliştirilmiştir.
Toplam10 dakika içinde görülmeyen hiçbir nokta kalmayacak şekilde her birinden 120 Adet imaj alarak iki meme de göğüs kafesine kadar görüntülenmektedir. Ayrıca bu cihazla otomatik rutin meme kanseri taramasının yanında Doppler uygulaması ve kanseri gösteren Elastografi tekniği de kombine olarak tam otomatik yapılmaktadır. Bu özellikler SOFIA ile yapılan pratik tarama aşamasından sonra bulunan şüpheli kitlelerin teşhisinde çok büyük yardım sağlamaktadır.
Bu teknikleri el ile yapmak yerine SOFIA cihazı ile uygulamanın sağlayacağı güven ve rahatlık cihazın otomatik olmasından, her kontrol taramasında aynı standardı kullanmasından, el ile uygulayıp göz ile takip yerine tüm memeyi bir nokta bile atlamadan görüntülemeyi sağlamasından ve pratik oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu güne kadar manuel olarak el ile yapılan Ultrasonografide ERKEN TEŞHİSİ engelleyen ne varsa SOFIA’da bunlar ortadan kaldırılmıştır.
Böylece erken teşhis ile hayatlar kurtulacağı gibi, Elastografi tekniğini de otomatik uygulamayı sağlaması sayesinde gereksiz yapılan biyopsiler de haliyle azaltılacaktır. Sistemin tam ismi ; SOFIA / AUTO WHOLE BREAST IMAGING SYSTEM ( Tomographic Auto 120 Slices Volumetric Tomosonography & 3D Color US / Doppler) ‘dir. Kısaca SOFIA olarak anılmakta ve bu şekilde hatırda kalması tercih edilmektedir. SOFIA 2011 itibari ile ülkemize de getirilmiştir.
Önümüzdeki aydan itibaren İstanbul başta olmak üzere kademeli olarak birçok ilimizde kullanılmaya başlayacaktır. Doktorlarınızdan meme taramalarınız için SOFIA cihazını siz talep etmeli ve bunu araştırmasını istemelisiniz. Çünkü bu hastalık tüm kadınların problemidir. Doktorlar çok meşgul insanlar ve gündemlerinde birçok güncel problem var. Talep gelmeden böyle yenilikler için harekete geçmeleri zordur.
Aksi halde geleneksel yöntemlere devam etmek ve sonucuna katlanmak da sizin tercihiniz olacaktır. Bu gün için 76 ülkeye sevk edildiğinden ve hassas bir üretim olduğundan 2 ayda bir SOFIA ülkemize getirilebilmektedir. Haliyle önce talepte bulunan yerlere öncelik veriliyor. Yaşadığınız şehirde sesinizi duyurmanın yolunu bulup resmi ve özel sağlık kuruluşlarının bu konuda dikkatlerini çekebilir "Artık Kadınlar Meme Kanserinden Ölmesin" kampanyası başlatabilir, yani kendinize sahip çıkabilirsiniz.
Amerikalı kadınlar mahallelerinde bir araya gelerek bunu yaptılar ve hala da devam ediyorlar. Fikir önderleri ile 10 � 15 kişilik bile olsa açık hava toplantıları düzenliyor, konuşmalar yapıyor, hem basın kuruluşlarının dikkatini çekiyor hem de MEME KANSERİNİ sürekli gündemde tutuyorlar. Böyle sonuç alıyorlar. Bunun başka bir yolu da yoktur. "Biz istemezsek bize rağmen bizi başkalarının koruması mümkün değildir" Gündem yaratmalıyız. Çaresi varken bu travmaya ve acı sonuçlarına katlanmaya bir son vermeliyiz.
Her şeyi Devletten beklemek de doğru değildir. Yaşadığınız yerde bağış arayışında olan hayırsever iş adamları vardır. Onlara ulaşıp uygun taksitlerle Leasing ile alıp bir sağlık kuruluşuna bağış yapmasını bunu da vergisinden düşmesini önerebilirsiniz. Vergi yerine sizlerin hayatını kurtarabileceğini ancak sizler anlatabilirsiniz. Siz hatırlatmazsanız kendi başlarına gelmeden konunun önemi kimsenin aklına bile gelmeyecektir. Hastane başhekimlerine organize edeceğiniz bu tür bağış konularında sosyal sorumluluk sahibi kişileri önerebilir, onlarla görüşmeleri için teşvik edebilirsiniz. Bunları sizler istemelisiniz. kaynak