KEMOTERAPİ

imagesvv Bu kitapçık size kemoterapi başlanmasına karar verildikten sonra yararlanmanız için hazırlanmıştır. Kemoterapiye karar verildiği zaman daha önceden kemoterapi almış bireylerden veya yakınlarından dinleyeceğiniz olaylar sizi olumsuz yönde etkileyebilir ve bilinmeyenler sizi korkutabilir. Ancak her insanın kendine özgü, farklı yapısı olduğunu ve kemoterapi sırasında görülebilecek yan etkilerin herkeste aynı şekilde olmayabileceğini veya hiç görülmeyebileceğini unutmamanız gerekir.

Kitapçıkta, kemoterapiden, uygulama yöntemlerinden, yan etkilerinden ve yan etkilere karşı alınabilecek önlemlerden kısaca söz edilmiştir. Herhangi bir sorunuz veya sorularınız olduğunda öncelikle doktor veya hemşirenize danışmanız yanlış bilgilenmenizi önleyecektir. Sorunlarınızı çekinmeden dile getirebilir ve sağlık personelinden yardım alabilirsiniz.

KEMOTERAPİ NEDİR?

Kemoterapinin kelime anlamı “ilaçla” tedavidir. Bu tedavinin amacı, vücutta istenmeyen hücrelerin yok edilmesi veya kontrol altına alınmasıdır.

Kemoterapi, tedavide tek başına kullanılabileceği gibi radyoterapi ile birlikte, ameliyattan önce veya sonra uygulanabilmektedir. Kemoterapötik ilaç olarak birçok değişik ajan kullanılmaktadır. Sizin tedavinizde tek bir ilaç kullanılabileceği gibi birkaç ilaç birarada kullanılabilir. Her hastanın tedavisi bazı bilinen kemoterapi protokollerine göre planlansa da hastaya ve hastalığa göre değişiklikler gerekebilir. Tedavi planınız doktorunuz tarafından ayrıntılı olarak açıklanacaktır.

İLAÇLAR NASIL ETKİ EDER?

Kemoterapötik ilaçların hemen hepsi kart yoluyla vücuda dağılır ve istenmeyen hücrelerin bölünüp çoğalmalarını engeller. Hücrelerin yok edilmesi her ilaç grubunda farklı yollarla olmakla beraber bütün kemoterapötikler bu hücrelere zarar verir.

Kemoterapötik ilaçlar zararlı hücreleri öldürürken vücudun normal hücrelerini de etkileyebilir. Bu durum, çoğunlukla geçici olan yan etkilere neden olabilir. Kemoterapötik ilaçlardan en çok etkilenen “normal hücreler” en hızlı bölünenlerdir (saç dibi, mide barsak sistemi, kemik iliği hücreleri). Ancak bu hücrelerin etkileme düzeyi ilaçlara ve kişiye göre değişiklik gösterir. Aynı ilaç ve dozu alan hastalar arasında bile farklılık gözlenir. Bazı bireyler hiçbir yan etki olmadan tedaviyi tamamlayabilirler.

KEMOTERAPİ NASIL VERİLİR?

Kemoterapötik ilaçlar genellikle üç yolla verilir:

1. Ağızdan tablet, kapsül şeklinde,

2. Kas içine veya cilt altına enjeksiyon teklinde,

3. Damar yoluyla pute veya infüzyon teklindedir.

Genellikle bu üç yol kullanılabildiği gibi bölgesel ilaç uygulaması da yapılabilmektedir. Böyle bir durumda size açıklama yapılacaktır.

Birçok kemoterapötik ilaç, sindirim yoluyla emilemediğinden kemoterapi için damar yolu tercih edilmektedir. Damar yoluyla verilen ilaçlar dolaşıma hemen katıldığı için etkileri çabuk olmaktadır. Bazen kemoterapi sırasında iki veya üç yol birlikte kullanılabilmektedir, örneğin damar yolu ile birlikte ağızdan ilaç verilmesi. Size ilacınızın nasıl verileceği doktor veya hemşireniz tarafından açıklanacaktır. Aklınıza takılan sorular için yardım isteyebilirsiniz.

KEMOTERAPİ UYGULAMASI ESNASINDA AĞRI VEYA ACI HİSSEDER MİYİM? 

Diğer kan veya enjeksiyon testlerinden daha fazla ağrı ya da acı hissetmezsiniz. Bazen ilaç damar dışına sızabilir ve iğnenin takıldığı damar çevresinde şişlik, kızarıklık görülür ve/veya acı, yanma hissedersiniz; sonrasında da o bölgede doku hasarı meydana gelebilir. Böyle bir durumda hemen hemşirenize haber veriniz. Ayrıca bazen verilen ilaçlara bağlı olarak, ilacın verildiği damarda sertleşme, renk koyuluğu ya da ağrı meydana gelebilir.

TABLET ŞEKLİNDE İLAÇLARIM VARSA?

Tablet teklinde ilaçlar, kolay emilen ve sindirim yolunu tahriş etmeyen ilaçlardan oluşur. Bu ilaçların alımı kolay olduğundan genellikle bu tür bir tedavi evde uygulanır. Evde ilaçları ne zaman ve hangi dozda alacağınız size açıklanacaktır. Çeşitli nedenlerle (bulantı, kusma, sosyoekonomik zorluklar, bilgi eksikliği v.b) ilaçlarınızı alamıyorsanız doktor veya hemşirenize çekinmeden bildirmeniz tedavinizin başarısı açısından önemlidir.

YA BAŞKA İLAÇ KULLANIYORSAM? 

Evde kullandığınız bütün ilaçlardan doktorunuzun haberdar olmasını sağlayınız. Çünkü kullandığınız ilaçların yerine daha uygun başka ilaç verilebilir. Herhangi bir ilaç almadan önce doktorunuza mutlaka danışın. Doktorunuzun önerisi olmadan hiçbir ilacı kullanmayın.

HANGİ SIKLIKTA KEMOTERAPİ ALACAĞIM? 

Genellikle her tedaviyi bir dinlenme dönemi takip eder. Dinlenme dönemi, tedavi süresinden uzundur. Böylelikle kemoterapötik ilaçların istenmeyen etkilerinden korunma sağlanır. Dinlenme dönemlerini en iyi şekilde değerlendirmeniz (iyi beslenme, kendinizi bulaşıcı hastalıklardan koruma v.b), tedavi dönemlerini daha kolay geçirmenizi sağlar. Bu sırada dikkat etmeniz gereken kurallar daha sonraki sayfalarda açıklanacaktır. Kemoterapi aralıkları tedavi protokollerine göre farklılıklar göstereceğinden hangi sıklıkla kemoterapi alacağınız size doktorunuz ya da hemşireniz tarafından açıklanacaktır.

TEDAVİM NE KADAR SÜRECEK?

Genellikle tedavi suresi önceden belirlenmiş bazı protokollere göre ayarlanır. Size uygulanacak olan tedavi protokolünün süresi doktorunuz tarafından açıklanacaktır. Ancak, planlanan tedavi süresi hastalığınız ve genel durumunuza göre (beyaz küre sayımları, enfeksiyon v.b) değişebilir, tedaviniz uzayabilir veya başka tedavi protokollerine geçilebilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda size açıklama yapılmasını isteyebilirsiniz.

HANGİ SIKLIKTA KAN TESTİ YAPTIRMALIYIM? 

Her ilaç tedavisi öncesinde tam kan sayımı yaptırmanız gerekir, çünkü bazı ilaçlar kan hücreleri sayısını düşürmektedir. Bunlardan en önemlisi beyaz küre sayısındaki düşmedir. Beyaz küre sayınız düşük çıktığında (genellikle 35OO/mm3’ün altına düştüğünde) yada diğer kan hücrelerinizde belirgin bir düşme saptandığında dinlenme süreniz uzatılır ve kan hücrelerinizin istenilen değere ulaşması beklenir. Böyle bir durum olduğunda size açıklama yapılacaktır.

TEDAVİYE AÇ MI GELMELİYİM?

Aç gelmeniz gerekmez, ancak yemeğinizi tedaviden 1-2 saat önce yemiş olmak ve hafif yiyecekleri tercih etmek sizi rahatlatacaktır. İsteğinize göre ilaç uygulaması sırasında yemek için kraker, meyve suyu veya meyveli şekerler getirebilirsiniz.

KEMOTERAPİNİN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

Daha önceden de belirtildiği gibi tedavinizde kullanılan ilaçlar istenmeyen hücrelere zarar verirken vücudun normal hücrelerini de etkiler. Kemoterapiden en çok etkilenen normal hücreler en hızlı bölünenlerdir. Buna kemik iliği hücreleri, mide-barsak sistemi hücreleri, saç kökü hücreleri örnek olarak verilebilir. Ancak tedaviniz sırasında oluşabilecek yan etkilere yönelik önceden önlemler alınabilir. Aşağıda açıklanacak yan etkilerden herhangi birini gördüğünüzde doktor veya hemşirenize danışın.

KEMİK İLİĞİ ÜZERİNE?

Kemik iliğinde kan hücreleri (alyuvar, akyuvar, trombosit) üretilmektedir. Kemoterapötik ilaçlar kemik iliğini baskılayarak kan hücrelerinin sayısını azaltabilirler. Kemik iliğinde üretilen kan hücrelerinin sayısını kan testleri gösterir. Kan testleri yaptırmanız bu nedenle önemlidir.

Beyaz kan hücreleri (akyuvarlar) Vücudun mikroplara karşı savunmasında rol oynarlar. Bu nedenle akyuvarların sayıca azalması infeksiyonların (mikroplu hastalık) ortaya çıkmasına neden olabilir.

İnfeksiyon belirtileri:

    Yüksek ateş Titreme, üşüme  Yeni ortaya çıkan öksürük ve balgam Boğaz ağrısı, yutkunmakla ağrı İdrar yaparken ağrı ve/veya yanma hissi Günde üç defadan fazla sulu dışkılama

Sayılan belirtilerden herhangi birini görürseniz (özellikle yüksek ateş) mutlaka doktorunuza veya en yakın hastanenin acil servisine başvurun. Aldığınız ilaçlara bağlı olarak ateş yükselmesi bekleniyorsa bu size açıklanacaktır. Beyaz kürenizin düştüğü durumlarda (genellikle 3500/mm3ün altına düşünce) dinlenme süreniz uzatılır veya ilaçların dozu yeniden ayarlanabilir.

Kırmızı Kan (Alyuvarlar) Hücreleri : Kırmızı kan hücrelerinde bulunan hemoglobin bütün dokulara oksijen taşır. Oksijen kas ve organ çalışması için enerji sağlar. Alyuvarlar sayıca azaldığında hemoglobin de azalacaktır. Bu durumda dokulara enerji için gerekli olan oksijen taşınamayacağından,

    Halsizlik, yorgunluk Nefes darlığı Sıcağa tahammülsüzlük Göğüs ağrısı Baş ağrısı, baş dönmesi gibi belirtiler görülecektir.

Eğer bu belirtilerden birini görürseniz doktor veya hemşirenize danışın.

Trombositler: Alyuvar ve akyuvarlardan daha küçük yapılar olup kanın pıhtılaşmasında önemli rol oynarlar.

    Normalden daha kolay morarmalarınızın olması Burun ve diş etlerinin kolay kanaması Ağız içinde veya vücutta özellikle bacakların alt kısımlarında toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı lekelerin bulunması Bir kesik olduğunda kanamanın durmaması veya zor durması, trombosit düşüldüğü nedeniyle olabilir.

Böyle bir durumda kendinizi çarpma ve düşmelerden koruyun ve mutlaka doktorunuza başvurun. Gerekirse (trombosit sayımın çok düşük çıktığı durumlarda) size trombosit süspansiyonu verilebilir.

    SİNDİRİM SİSTEMİ ÜZERİNE ?

Sindirim sistemi ağız ile başlar. Kemoterapi, ağız boşluğundaki hücrelere olumsuz etki yaparak önce tahrişe daha sonra da ‘stomatit denen bir çeşit iltihabi duruma neden olabilir. Ağzınızda acıma, yanma ve batma hissi ortaya çıkabilir ve bu durum daha sonra yutma güçlüğüne yol açabilir. Bu yan etkilerin hafifletilmesi veya ortaya çıkmasını engellemek için ağız bakımı yapılmalıdır.

İyi bir ağız bakımı:

Ağzın günde iki kez değerlendirilmesi (bir ayna yardımı ile his,. görünüm ve tat değişikliği yönünden) gerekir.

    Her yemekten sonra ditlerin yumuşak kıllı bir diş fırçasıyla fırçalanması (yumuşaklığını arttırabilmek için fırça sıcak suya batırılabilir) diş macunu olarak florid veya karbonatiçeren macun kullanılması, limon suyu veya gliserin içeren solüsyonlar kullanılmaması. Fırçalama sırasında ve sonrasında ağzın iyice çalkalanması (yarım litre kaynatılmış ve soğutulmuş suya katılacak bir çay kaşığı tuz ile yapılan solüsyon ile), Dudakların uygun bir kremle nemli tutulması, Her öğünde çiğnenmesi gereken yiyeceklerin bulundurulması, Baharatlı yiyeceklerden, çok sıcak ve soğuk içeceklerden, sigara ve alkolden kaçınılması ile sağlanır.

Ağız bakımı yaptığınız halde ağzınızda, görünüm his veya tat yönünden bir değişiklik olduğunda doktorunuz veya hemşirenize haber vermelisiniz. Onlar gerekli önlemleri alacaklardır.

Bulantı ve Kusma:

Tehlikeli olmamakla birlikte çok rahatsız edici bir durumdur, ancak korkulduğu kadar kontrol altına alınamayacak ve sık görülen bir durum değildir. Bazen hiç görülmeyebilir. Kemoterapi öncesi uygulanan ilaçlarla bulantı ve kusma kontrol altına alınabilmektedir. Evde bulantı ve kusmanız olduğu takdirde doktor veya hemşirenize danışın.

İştahsızlık:

Eğer iştahınız azalmış ise az az ve sık sık yemeye çalışın. Çok iştahsız olduğunuz dönemlerde yüksek kalorili hazır yiyeceklerden yararlanılabilinir. Ancak bunun için diyetisyeninizden yardım almanızda yarar vardır.

İshal ve Kabızlık:

Bazı ilaçlarla meydana gelebilir. Diyet veya ilaçla kolayca tedavi edilebilir. Ancak ishal veya kabız olduğunuzda doktor veya hemşirenize danışmanız erken önlem alınması açısından yararlı olacaktır.

İDRAR 

Renkli olan ilaçlarınız varsa, idrarınız o ilacın renginde olabilir. İdrarınızın rengi zamanla açılacaktır. Örneğin kırmızı renkte olan “Adriamycin” adlı ilacı alıyorsanız idrarınız kırmızı, mavi renkte olan “Mitomycin-C” adlı ilacı alıyorsanız idrarınız mavi renkte olabilir. Bunun dışında kanlı veya ağrılı idrar yapma durumunda mutlaka doktorunuza danışın.

SAÇLARIM DÖKÜLECEK Mİ?

Bazı ilaçlar geçici olarak bölgesel veya tam olarak saçlarınızın dökülmesine neden olabilir. Kemoterapiden önce peruk temin edilebilir veya kemoterapi sırasında bere, şapka kullanabilirsiniz. Saç bazen kemoterapi bitmeden önce de çıkmaya başlayabilir. Ancak saçın yapısında, renginde, stilinde bazı değişikliklerin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır (daha önceden düz olan saçlarınız tekrar çıktığında kıvırcık olabilir).

CİLDİM İLE İLGİLİ BİR SORUN OLACAK MI?

Bazı kemoterapötik ilaçlara bağlı olarak damarlar boyunca ve ilacın verildiği yerde renk koyulaşması meydana gelebilir. Bu değişimler tırnakları, mukozayı ve saç foliküllerini de içerebilir. Renk değişiklikleri zamanla kaybolur.

İlaç verilen damar ve etrafına kolonya gibi alkol içeren solüsyonlar sürmeyiniz. Ilık su ile pansuman yapılabilir. Çünkü bu solüsyonlar o bölgede yanıklara neden olabilir. Bu nedenle, derinizde herhangi bir değişiklik gördüğünüzde (kızarıklık v.s) herhangi bir şey uygulamadan önce doktor veya hemşirenize danışın.

ÜREME SİSTEMİNE NASIL ETKİ EDER?

Kemoterapötik ilaçlar arasında üreme sistemini etkileyenler de vardır. Kadınların adet düzenleri bozulabilir veya ilaç alırken adetten kesilebilirler. Hamile kalınması tavsiye edilmediği için doğum kontrolünün devam edilmesi önerilir.

    Kemoterapiye bağlı olarak cinsel yaşamımı etkileyecek fiziksel değişiklikler ortaya çıkacak mı? Aldığım ilaçlar kısırlığa yol açar mı? </LI>

Ve buna benzer soru ve sorunlarınızı doktor ve hemşirenizle paylaşabilirsiniz, onlar size yardımcı olacaklardır.

DİĞER ETKİLER NELERDİR?

Sayılan bu yan etkilerin dışında ortaya çıkan diğer rahatsızlıklarınız için (idrar yaparken yanma, idrarda kan, el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, başağrısı v.b.) mutlaka doktorunuza başvurun.

KEMOTERAPİ ALDIĞIM DÖNEMDE GÜNLÜK YAŞAMIMDA BAZI DEĞİŞİKLİKLER YAPMALI MIYIM?

Kemoterapi aldığınız dönemlerde ilaçlara bağlı bazı yan etkilerin görülebileceği önceden açıklanmıştı. İlaçlara bağlı yan etkiler görülse de, bu yan etkilerin kontrolüne yönelik önlemler alarak normal yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Ancak bazı durumlarda günlük yaşamınızda değişiklikler yapmanız gerekebilir. Örneğin beyaz kürenizin düştüğü durumlarda maske takmanız istenecektir. Hemoglobininizde düşme olursa kendinizi halsiz hissedebilecek ve günlük yaşamınıza kısıtlamalar getirmek durumunda kalacaksınız. Böyle bir durumda doktorunuz ya da hemşireniz tarafından size açıklamada bulunulacaktır. Bunun yanı sıra günlük yaşantınızı fazla etkilememekle birlikte alacağınız genel bazı önlemler tedavi döneminizi daha rahat geçirmenizi sağlayacaktır. Bu önlemlerden bazıları:

    Gripal bir enfeksiyonu veya bulaşıcı hastalığı olan bireylerden uzak durmaya çalışın.

    Mümkün olduğunca sarılma ve öpüşme gibi yakın ilişkilerden kaçının.

    Havasız, tozlu, sigara dumanı olan kalabalık ortamlardan uzak durun.

    Yaşadığınız odanın havadan, güneşli olmasına; durgun suda mikroplar çabuk üreyebileceğinden vazo içinde çiçek bulundurmamaya dikkat edin.

    Duygularınızı paylaşabileceğiniz insanlarla konuşmaktan çekinmeyin ve arkadaş ziyaretlerinde bulunun. Bu sizi yalnızlık duygusundan uzaklaştıracaktır.

    Mümkünse doktorunuza danışarak tatil yapmayı ihmal etmeyin.

    Sigara kullanıyorsanız azaltarak bırakmayı deneyin.

    Herhangi bir nedenle doktorunuz tarafından sıvı kısıtlaması önerilmediyse; günde en az üç litre su ve sıvı gıdalar (çorba, yoğurt, muhallebi, ayran, süt, komposto v.s) alın.

    Yaz aylarında terleme ile de vücuttan sıvı kaybı olacağından bu miktar dört-beş litre olmalıdır. Bu sıvı gıdaların en az bir litresini su olarak almalısınız (normal büyüklükteki bir su bardağı yaklaşık ikiyüz mililitreye, beş su bardağı da bir litre suya eşdeğerdir).

    Yemek yemekte zorlanıyorsanız az ve sık yemek yemeye çalışın.

    Meyve ve sebzeleri mutlaka iyice yıkayıp; sütü kaynatarak kullanın. Beyaz küreniz düştüğünde çiğ meyve ve sebze yemeyin.

    Temiz ve taze olduğundan kuşkulu olduğunu hazır yiyecekleri yemeyin. Dışarda yemek yiyecekseniz güvenilir ve temiz yerler olmasına dikkat edin.

    Kola ve asit içeren içeceklerden uzak durun.

    Bol sıvı almanız kabızlığı önleyebilir; ancak kabız veya ishal oluyorsanız mutlaka doktor veya hemşirelerinize danışın.

    Ellerinizi her zaman sabunla yıkayın ve sizinle yaşayan kişileri de el yıkama konusunda uyarın.

    Haftada en az bir – iki kez banyo yapın.

    Kuaföre gidecekseniz şampuan ve tarağınızı yanınızda götürün, manikür ve pedikür yaptırmayın.

    Traş olurken jilet kullanmamaya özen gösterin ve mümkünse elektrikli traş makinası kullanın.

    Giydiğiniz kıyafetlerin sıkmayan, rahat bol ve terletmeyen kumaştan yapılmış olmasına özen gösterin. Güneşin dik geldiği saatlerde dışarı çıkmayın. Zorunlu durumlarda uzun kollu kıyafet giyin; şapka ya da şemsiye kullanın.

    Vücut ısısının normal değerlerini (36-37.50C) ve derece kullanmasını öğrenin. Ateşiniz yükseldiğinde mutlaka doktor veya hemşirenize bildirin.

    Kendinizi zorlayıcı, yorucu aktivitelerden kaçının; ancak sürekli yatak istirahatinin yarardan çok zarar getireceğini unutmayın.

    Düzenli yürüyüş ve egzersizler yapın, kendinizi halsiz hissettiğinizde dinlenin.kaynak