Kadın Bedenindeki Sinsi Tehlike

61458 Tüm kanser türleri içinde jinekolojik kanserlerin görülme oranı giderek artıyor. En sık rastlanan jinekolojik kanser türü, rahim ağzından kaynaklanan "serviks kanseri". İkinci sırada rahmin iç tabakasından kaynaklanan ve halk arasında rahim kanseri olarak bilinen "endometrium kanseri" var. Yumurtalık kanseri ise en fazla ölüme yol açanı.
Kadın üreme organlarında görülen kanserler, jinekolojik kanserler olarak adlandırılıyor. En sık rastlanan jinekolojik kanser türü, rahim ağzından kaynaklanan ve halk arasında rahim ağzı kanseri olarak adlandırılan "serviks kanseri". Bu yıl tüm dünyada 500,000 yeni rahim ağzı kanserinin teşhis edilmesi bekleniyor. Rahim ağzı kanseri, tüm dünya genelinde meme kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser türü. Sıklığı ülkeden ülkeye ve o ülkenin sosyoekonomik durumunun gelişmişliğine bağlı olarak değişiyor. Gelişmiş ülkelerde bu kanserin görülme sıklığı ve hastalık nedeniyle ölümler azalıyor. Çünkü hastalık, pap smear tarama testi ile çok erken dönemde tanınabiliyor.
İkinci sırayı, rahmin iç tabakasından kaynaklanan ve halk arasında rahim kanseri olarak bilinen "endometrium kanseri" alıyor. Modern toplumlarda rahim kanserinin sıklığı giderek artıyor. Fakat ölüm oranları oldukça düşük. Çünkü modern gelişmiş toplumlarda bu hastalık erken yakalanabiliyor; modern yöntemlerle ve iyi tedavi edildiği için ölüm oranları düşüyor.
Yumurtalıklardan kaynaklanan ve "over kanseri" olarak adlandırılan yumurtalık kanserleri ise jinekolojik kanserler içinde en fazla ölüme yol açanı. 40 yaşın üzerindeki kadınların yüzde 12`sinde over kanseri teşhis ediliyor. Tüm kadınların yüzde 5`inde bu kansere rastlanıyor.
Vulva kanserleri, vajen girişinden kaynaklanan kanserler ve tüplerden kaynaklanan kanserler daha az rastlanan jinekolojik kanserler türleri. Bir de büyük oranda gebelik sırasında oluşan gestasyonel tropoblastik hastalık denilen bir kanser grubu var. Başarılı tedavi yanıtının alındığı bu grup kanserler, kadın yaşamını fazlaca tehdit etmiyorlar.

Rahim Kanseri Neden Kaynaklanıyor?

Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü`nden Doç. Dr. Fatih Güçer, kadın vücudunda meydana gelen kanserlerin yaklaşık yüzde 30-40 kadarının kadın üreme organlarından kaynaklandığını; farklı dokularda oluşan bu kanser türlerinin risk faktörlerinin de birbirinden farklı olduğunu söylüyor. En sık rahim kanseriyle karşılaştıklarını ifade eden Doç. Dr. Güçer, nedenlerine göre rahim kanserlerinin iki ana grupta ele alınabileceğini belirterek, "Birinci grupta östrojen adı verilen kadınlık hormonuna uzun süre maruz kalınması sonucu oluşan kanserler yer alıyor. Bu kanser türü daha çok menopoza girmiş ya da girmek üzere olan kadınlarda görülüyor. Hiç doğum yapmamak ve çocuk emzirmemek, erken adet görmeye başlayıp, geç menopoza girmek, polikistik over sendromu, diyabet, obezite risk faktörlerini oluşturuyor. Bu grup rahim kanserleri nispeten daha iyi seyrediyor. İkinci grup ise östrojenle ilişkisiz olanlar. Bir kadın hayatı boyunca hiç östrojen kullanmamış olsa da rahim kanserine yakalanabiliyor" diyor. Bazı rahim kanserlerinin oluşumunda ailesel nedenlerin de rol oynadığını vurguluyor.

Yumurtalık Kanserinin Risk Faktörleri
ASM Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları, jinekolojik kanserler içinde en fazla ölümlere neden olan kanserin yumurtalık kanseri olduğunu, bu hastalığın her yaşta görülebildiğini; hemen hiçbir ön belirti vermediği için ileri evrelerde tespit edildiğini, bu yüzden de ölüm oranlarının yüksek olduğunu; vakaların yaklaşık yüzde 75`inde hastalığın karın içine yayıldıktan sonra teşhis edilebildiğini söylüyor. En önemli risk faktörlerinden birinin, kadının yumurtlama sayısı olduğunu ifade eden uzmanlar, şu bilgileri veriyor: "Bir kadın ne kadar çok adet görürse, yani ne kadar çok yumurta üretirse, yumurtalık kanserine yakalanma riski o kadar artar. Yumurtalık kanserlerinin en sık rastlanan çeşidi olan epitelyal kanserler, yumurtalığın yüzeyini besleyen epitellerden kaynaklanıyorlar. Her yumurtlamada, epitel bölünüyor ve iyileşiyor. Tekrar tekrar bölünmesi sırasında muhtemelen genetik kusurlar olabiliyor. Meme kanserinde ve tüp kanserlerinde olduğu gibi rahim kanserinde de BRCA-1 ve BRCA-2 genlerinin mutasyonu önemli."
Ailesel yumurtalık kanserlerine de dikkat çeken uzmanlar, birinci dereceden akrabasında rahim kanseri olan kişinin, rahim kanserine yakalanma riskinin 4.8 kat daha fazla olduğunu, başka bir çalışmaya göre bunun 5.4’e kadar çıkabildiğini kaydediyor.. Yumurtalık kanseri ile ilgili bir başka hipotez de, yumurtlama sayısından bağımsız olarak tübal sıvı ya da uterus içi sıvısıyla, yumurtalıklardan kanser gelişmesi arasında bir ilişki olması.

Rahim Ağzı Kanserine Dikkat!…

Risk faktörü kesin olarak bilinen tek kanser türü belki de rahim ağzı kanseri. Çünkü bu kanserin oluşumundan sorumlu olan virüs tanımlanmış durumda. HPV (Human Papilloma Virus) olarak adlandırılan bu virüsün bazı tipleri, diğerlerine göre daha tehlikeli. Seksüel temasla kadına geçen bu virüsün kansere yol açma olasılığı, virüsün düşük riskli ya da yüksek riskli olmasına, ne kadar süre ile bu virüse maruz kalındığına ve kadının immün sisteminin güçlü olup olmamasına göre değişiyor. Erken yaşta cinsel ilişkiye girmek, çok partner değiştirmek ya da çok partner değiştiren bir erkekle birlikte olmak, beraberinde sigara içmek, bu kansere yakalanma riskini katlanarak artırıyor.

 

Menopoz Sonrasında Görülen Kanamaları Ciddiye Alın!

Doç. Dr. Fatih Güçer, istatistiki olarak her on menopoz sonrası kanamanın birinde rahim kanseri belirlendiğine dikkat çekerek, "Menopoz sonrasında görülen kanamalar çok ciddiye alınmalı. Ayrıca menopoz dönemine geçişte görülen düzensiz kanama problemleri de göz ardı edilmemeli," diyor. Buna rağmen rahim kanserinin, sadece menopoz sonrasında görülen bir hastalık olmadığına dikkat çeken Güçer, "40 yaş altı kadınlarda görülen rahim kanseri vakaları, tüm rahim kanserlerinin %5 ini oluşturuyor. Bu yüzden 40 yaş altı kadınlarda adet düzensizliği meydana geldiğinde, bu kadınların ihtimal az da olsa rahim kanseri açısından kontrol edilmeleri gerekiyor. Rahim kanseri vakalarını, henüz kanama problemi oluşmadan rutin kontrollerimiz sırasında, erken dönemde yakalayabiliyoruz" diyor.
Doç. Dr. Güçer, karında şişlik, dolgunluk hissi, bel kalınlığının artışı, hazımsızlık, karında ağrı, anormal kanamalar, eski eteklerin ve pantolonların dar gelmeye başlamasının yumurtalık kanserini akla getirmesi gerektiğini belirterek, "Yumurtalık kanserinin erken belirtisi olmadığından dolayı, erken tanı için mutlaka rutin jinekolojik muayenelerin yapılması gerekiyor" diye konuşuyor. Doç. Güçer, rahim ağzı kanserinin en sık rastlanan belirtisinin kanama olduğunu belirterek, cinsel ilişki sonrası lekelenme tarzında kanama, adet miktarında ya da süresinde artış, kahverengi vajinal akıntının da bu kanser türünün ilk belirtileri olduğunu vurguluyor. Dr. Güçer, ileri evrelerde bel ve kasık ağrısı, idrar yapmakta güçlük ya da bacak ödemi görülebileceğini de ifade ediyor.
Bütün jinekolojik kanserlerde kanamanın geç belirti olduğunu söyleyen ise kanamaya başlayan kanserin artık belirli bir büyüklüğe ulaşmış olduğunu ifade ederek, bu nedenle hastaların büyük bir bölümünün ileri evrelerde hekime ulaştıklarına, bunun da tedavi başarısını değiştirdiğine dikkat çekiyor.
Kasıkların sağ ya da sol tarafında oluşan gelip geçici ağrı atakları, beraberinde zaman zaman gelen kanlı, kirli sıvı renkli bir akıntının da tüp kanserlerini düşündürmesi gerektiğini söylüyor. Vulva kanserinin en önemli belirtisinin ise vajen girişinde, eskiden olmayan ve ele gelen büyüklükte bir kitlenin ortaya çıkması olduğunu belirtiyor.

 

En Etkili Tedavi Cerrahi

Jinekolojik kanserlerin tedavisinde en etkili yöntemin cerrahi olduğunu savunan Doç. Dr. Fatih Güçer, gestasyonel trafobilastik hastalık denilen kanserler dışında tüm kanser türleri için bunun geçerli olduğunu belirterek, "Ancak Türkiye`deki en önemli problemlerden biri de jinekolojik kanser cerrahisinin yetersiz yapılması. Konuyla ilgili dünya standartlarında belirlenmiş tedavi stratejileri ve cerrahi prensipleri var. Buna rağmen cerrahi yeteri kadar radikal ve hastanın durumuna göre yapılamıyor. Bir örnek verecek olursak, henüz rahim duvarlarına yayılmaya başlamamış rahim kanserli bir hastanın sadece rahmini alarak bu hastayı tedavi edebiliriz. Ama rahim duvarlarına yayılmaya başlamışsa, bu ameliyatın çapının büyümesi gerekiyor. Dünyada kabul olmuş bir takım standartları da göz önüne alarak, tümörün durumuna göre biz buna karar veriyoruz. Tümörün durumuna göre hastalığın yayılma ihtimali olan diğer doku ve organların çıkarılması gerekir. Diğer, doku ve organları çıkartmaz, sanki küçük bir tümörmüş gibi tedavi edecek olursanız; geri kalanını da kemoterapi ve radyoterapi ya da her ikisinin kombinasyonu ile tedavi etme yoluna giderseniz, zaman hastanızın aleyhine işlemeye başlar" diyor.

Belirtileri Neler?

Özellikle menopoz döneminden sonra ortaya çıkan kanamalar rahim kanserinin habercisi olabilir. Ancak rahim kanserlerinin %5`i, 40 yaşın altında da görülebiliyor. Bu nedenle normal adet döngüsünün dışındaki her türlü kanama hekime başvurmayı gerektirir.
Karında şişlik, dolgunluk hissi, bel kalınlığının artışı, hazımsızlık, karında ağrı, ele gelen kitle hissi, anormal kanamalar, eski eteklerin ve pantolonların dar gelmeye başlaması yumurtalık kanserini düşündürmelidir.
Rahim ağzı kanserinin en sık rastlanan belirtisi kanamadır. Cinsel ilişki sonrası lekelenme tarzında kanama, adet miktarında ya da süresinde artış, kahverengi vajinal akıntı da bu kanser türünün ilk belirtileridir. İleri evrelerde bel ve kasık ağrısı, idrar yapmakta güçlük ya da bacak ödemi görülebilir.

Kimler Risk Altında?

Menopoza girenler, ailesinde birinci derecede akrabasında kanser öyküsü olanlar, hiç çocuk doğurmayanlar, hiç çocuk emzirmeyenler, erken adet görmeye başlayıp geç menopoza girenler, şişmanlar, polikistik over sendromu olanlar, çok eşli yaşayan ve korunmasız cinsel ilişkiye girenler, çok sigara içenler…

Nasıl Koranmalısınız?

Rahim ağzı kanserinin en önemli nedeni HPV infeksiyonudur. Seksüel temas sonucu bulaşan bu virüsle karşılaşmamak için, çokeşlilikten ve korunmasız cinsel ilişkiden uzak kalmak gerekir. Erken tanı için cinselliğin başladığı yıldan itibaren, yılda en bir kez smear testi yaptırılmalıdır.
Her türlü jinekolojik kanserin erken tanısı için düzenli olarak jinekolojik muayeneye gidilmelidir.