Aenean ornare velit lacus, ac varius enim lorem ullamcorper dolore aliquam.
Jinekolojik muayene koltuğu korkutuyor ama…
Kontrollerinizi aksatıyor, büyük ihtimalle jinekolojik muayeneden çekiniyorsunuz… Peki yılda 500 bin kadının rahim ağzı kanserine yakalandığını ve vakaların yüzde 80’inin smear taramasının düzenli yapılmadığı ülkelerde görüldüğünü biliyor musunuz?
İSTANBUL – Kadınlar genellikle bu koltuğa oturmaktan kaçınıyor ancak meme kanserinden sonra kadınlarda görülen ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanserinin erken tanısında jinekolojik kontrol ve PAP Smear testi hayati önem taşıyor.
Serviks yani rahim ağzı kanseri virüslerle ilişkisi kanıtlanmış bir kanser türü. Hastalığa, İnsan Papilloma Virus, (Human papilloma virus, HPV) neden oluyor. HPV, rahim ağzı kanseri dışında genital siğillerin de nedeni. HPV 2007 yılında biyolojik karsinojen olarak tanımlandı ve virüs 2008’de kaşifi Alman bilim adamı Herald Zur Hausen’e Nobel ödülünü kazandırdı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, rahim ağzı kanserinin özellikle gelişmekte olan ülkelerde sık görülen ve korkulan bir kanser türü olduğunu söyledi ve "Serviks kanseri, smear taramasının düzenli yapıldığı ülkelerde sıklığı azalmasına rağmen, ülkemizde genital kanserler arasında ilk sırada görülüyor ve giderek daha erken yaş gruplarında da sıklığı artıyor" dedi.
TEK EŞLİ KADINLAR BİLE RİSK ALTINDA
Prof. Buyru, hastalıkta risk faktörlerini, "Erken yaşta cinsel temas, cinsel temasta bulunulan kişilerin fazla olması, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmış olmak" diye sıraladı ve şöyle devam etti:
"Kadının tek eşli olduğu durumlarda bile eşinin birden fazla kadınla ilişkisinin olması, kadın açısından risk oluşturur. Korunma ve erken tanı açısından en önemli faktörler smear testi ve son yıllarda geliştirilmiş olan HPV aşılarıdır. Kansere dönüşebilecek problemlerin tedavisi daha kolaydır ve kadının doğurganlığı korunabilir. Ancak ilerlemiş kanserin tedavisi rahmin alınmasını, bazı durumlarda da ek ışın tedavisini gerektirir. Bu durumda kadının doğurganlığı korunamadığı gibi, cinsel fonksiyon açısından da bazı sıkıntılara neden olabilir."
BELİRTİ VERMİYOR, SİNSİ İLERLİYOR
Hastalık erken dönemde belirti vermiyor. Cinsel temas sonrası kanama ise en önemli belirti kabul ediliyor. Ancak bu belirti de hastalık ilerledikten sonra ortaya çıkıyor. Rahim ağzı kanserinden korunmada ilk adımın yılda bir kez yaptırılacak olan PAP Smear testi olduğunu vurgulayan Prof. Buyru’ya göre, son 60 yılda smear testini sistematik olarak uygulayan ülkelerde rahim ağzı kanseri önemli ölçüde azaldı.
"Dünyada yılda yaklaşık 500 bin yeni rahim ağzı kanserine rastlanıyor. Vakaların yüzde 80’i smear taramasının düzenli yapılmadığı ülkelerde ortaya çıkıyor. Smear testinin cinsel aktivitesi olan kadınlarda yılda 1 kez yapılması önerilmektedir. Smear testinde problem olanlara daha ileri tetkikler olan kolposkopi ve HPV araştırılması, daha sık smear testi yapılması planlanabilir. HPV infeksiyonunun en sık görüldüğü yaşlar, cinsel aktivitenin başlamasından hemen sonraki yıllar veya bir başka deyişle 20’li yaşlardır. Bu nedenle aşılamanın en etkili olduğu dönem de cinsel aktivite başlamadan önceki yıllardır. HPV enfeksiyonunun yüzde 90’dan fazlası kişinin bağışıklık sistemi sayesinde 2 yıl içinde geriler. Enfeksiyonun kalıcı olduğu kişilerin yarısında ise smeardeki problem ilerler ve bu hastaların yüzde 20’sinde 5 yıl içinde, yüzde 30’unda ise 10 yıl içinde rahim ağzı kanseri gelişir. Hastalık genellikle yavaş ilerlediğinden yılda bir kez yaptırılan smear testi ile yakalanma olasılığı yüksektir."
YÜKSEK MALİYET AŞIYA İLGİLİ AZALTTI
Hastalıktan korunmada önemli bir diğer adımın aşı olduğunu belirten Prof. Buyru, rahim ağzı kanseri aşısında gelinen son durumu da anlattı. Buyru, yüksek maliyet ve etkinliğinin beş yıl ile sınırlı olması nedeniyle aşıya yeterince ilgi gösterilmediğini söyledi.
"Aşı HPV infeksiyonlarına karşı yüzde 90 koruyuculuk sağlıyor. Bu durumda genital siğiller, rahim ağzı kanserine dönüşebilecek lezyonlar, servikal intraepitelyal neoplazi, CIN gibi lezyonlara ve rahim ağzı kanserine karşı koruyuculuk sağlıyor. Bu nedenle yapılan kolposkopi, biopsi, yakma ve dondurma gibi girişimler de azalıyor. HPV infeksiyonları erkeklerde de siğillere neden oluyor. Rahim ağzı kanserinde erkeklerin de bulaşıcılıkta rolü olduğu için, aşının erkeklere uygulanmasının yararları da araştırılıyor. Ancak henüz HPV aşılarının erkeklere uygulanması için yeterli veri yok. Aşı kızlarda 9 yaşından itibaren uygulanabilmekte. Uygulama için önerilen yaş sınır ise 40. Aşının en az 5 yıl etkin olduğu bildirilmiştir. Aşı etkinliğinin daha uzun sürmesi için ise çalışmalar devam ediyor. Aşı uygulama yerinde hafif kızarıklık ve ağrı şeklinde yan etkiler olabiliyor ve bunlar da genellikle 48 saat içinde kayboluyor. Aşı yapılması esnasında nadiren bayılmalar bildirildi, bunun dışında bilinen başka ciddi bir yan etkisi de olmadı. Ancak aşıda yüksek maliyet nedeniyle uygulama sınırlı kaldı, fiyatın ucuzlaması ve etkinliğinin uzaması ile rahim ağzı kanseri aşısı daha fazla uygulama şansı bulacak gibi görünüyor."
KORKTUKLARI GİBİ OLMADIĞINI SÖYLÜYORLAR
Son olarak, bir kadın doğum doktoru gözüyle, kadınları jinekolojik muayeneden korkutan veya uzaklaştıran etkenleri değerlendirmesini istiyor ve "Kadınlar jinekolojik muayene koltuğuna oturmaktan neden kaçınıyor" diye soruyoruz. Prof. Buyru’nun cevabı:
"Maalesef ülkemize kadınlar jinekolojik muayeneden ve dolayısı ile smear yaptırmaktan çekiniyor. Bu biraz da önyargılar ve yanlış bilgilendirme ile ilgili bir durum. Gerçekten bazı kadınlar işlem esnasında ağrı duyduğunu ifade etse de ilk kez muayene olan ve smear aldıran pek çok kadın işlemin korktuğu kadar ağrılı olmadığını söylüyor. Ancak ne olursa olsun, genç kızların aşılanması ve cinsel aktivite başladıktan sonra yılda bir kez mutlaka PAP Smear testinin yapılması, rahim ağzı kanserinin önlenmesi ve erken tanı açısından en önemli işlemlerdir. Kadınlarımızın bunu unutmaması ve kontrollerini aksatmaması gerektiğini düşünüyorum."kaynak