Türkiye’de Her Yıl 150 Bin Yeni Kanser Vakası Teşhis Ediliyor

Tüm Dünyada Büyük Bir Sağlık Sorunu Olarak Kabul Edilmesine Rağmen Kesin Tedavisi Bulunamayan Kanser Hastalığına Türkiye’de Her Yıl Yaklaşık 150 Bin Kişi Yakalanıyor. Hastalığın Teşhis ve Tedavisinde İse Yüksek Teknolojik Cihazların Kullanılması Gerekiyor.

multislice_ct2 Tüm dünyada büyük bir sağlık sorunu olarak kabul edilmesine rağmen kesin tedavisi bulunamayan kanser hastalığına Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin kişi yakalanıyor. Hastalığın teşhis ve tedavisinde ise yüksek teknolojik cihazların kullanılması gerekiyor. Ancak Türkiye’de hem cihaz eksikliği hem de mevcut cihazların büyük bir kısmının 10 yıl ve üzeri teknolojiyle üretildiği, eski olduğu belirtiliyor.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Bünyamin Kaplan, Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin yeni kanser vakasının en az yarısının tedavilerinin bir aşamasında radyoterapi almaları gerektiğine dikkat çekti. Bu hastaların zamanında etkili bir şekilde tedavi edilebilmesi için 250 kanser tedavi cihazına ihtiyaç olduğuna değinen Doç. Dr. Kaplan, oysa Türkiye genelinde kamu ve özel sağlık kurumlarında istihdam edilmiş toplam 100 civarında radyoterapi cihazı bulunduğunu bildirdi. Mevcut cihazların da yüzde 80 gibi büyük bir bölümünün en az 10 yıl ve üzerinde eski teknolojiyle üretilmiş cihazlar olduğunu belirten Doç. Dr. Kaplan, kanser gibi tehlikeli bir hastalığa erken müdahale edilebilmesi halinde hastalığın büyümeden önüne geçilebileceğini vurguladı.
Teşhis ve tedavi için, IMRT adı verilen ‘yoğunluk ayarlı radyoterapi’ ve IGRT diye isimlendirilen ‘görüntü kılavuzluğunda radyoterapi’ yapabilme kapasitesine sahip olan kanseri tedavi ederken, tedaviye bağlı yan etkileri en aza indirmenin yanı sıra, tedavi için gereken maksimum dozlara da çıkabilmeyi sağlayan modern ve gelişmiş cihazların kullanılması gerektiğinin altını çizen Kaplan, bu tür cihazların Türkiye’de sayılı hastanelerde mevcut olduğunu açıkladı.
Tümörün vücutta radyasyona hassas ve korunması çok önemli olan bir organı sarması durumunda ya da yakınına kadar gelmesi halinde yoğunluk ayarlı radyoterapi cihazlarının kullanıldığını kaydeden Kaplan, bazı baş-boyun bölgesi kanserlerinde, omurilik çevresinde tümör varsa veya tükürük bezlerinin korunması gerekiyorsa bu yöntemin ön plana çıktığını vurguladı.
Normal radyoterapinin hazırlığı ve tedavisinin yaklaşık 6 saat sürmesine rağmen IMRT’de 60 dakika sürdüğünü belirten Kaplan, "Bir hastaya 60 dakika yerine 6 saat harcanınca, 6 hastalık iş gücünü 1 hasta işgal ediyor. IMRT birçok tümörde başarıyı yüzde 20-25 oranında artırıyor. IGRT, görüntü kılavuzluğunda radyoterapi cihazı ile de doğru dokuya, doğru dozda ışın verilmesi sağlanıyor. IGRT ile her gün hastanın tedavi bölgesinin kesitsel olarak görüntüsü alınarak, çevre organlardan ve tümörün hareketinden kaynaklanan pozisyon değişiklikleri düzeltilebiliyor ve her gün tümörün hatasız bir şekilde ışınlanması sağlanabiliyor. IGRT ile tümörün içine konan bazı işaretler yardımıyla da yine kemik yapıları dikkate alınarak her gün tümörün planlanan şekilde ışınlanması sağlanabiliyor" dedi. kaynak