Mersin’de Türkiye’nin ilk kanser laboratuarı

Tıp Fakültesi ve Eczacılık Fakültesi tarafından ortaklaşa yürütülen “Kanserin Erken Tanısında Moleküler Altyapı Laboratuarının Oluşturulması” projesi sonuçlandı.

İçerikgh Proje kapsamında, mikroRNA düzeylerinin incelenmesi için gerekli bir laboratuvar kuruldu, bin kişiden kan örneği toplanarak her bir kişide 768 mikroRNA analizi yapıldı. Kanser risklerinin ortaya çıkarılmasına imkan tanıyacak laboratuar, Türkiye’de bu amaçla kurulan ilk laboratuvar olma özelliğini taşıyor.

Kanser vakalarının erken teşhisi yolu ile halkın yaşam süresinin uzatılması ve tedavideki ekonomik kayıpların azaltılmasını amaçlayan proje, toplam 18 ayda tamamlandı. Çukurova Kalkınma Ajansı tarafından “En İyi Küçük Ölçekli Altyapı Projesi” seçilen; Devlet Planlama Teşkilatı, Çukurova Kalkınma Ajansı ve Mersin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından desteklenen projeye, 1.542.943 TL bütçe ayrıldı.

Projenin sonuçları, 30 Kasım 2011 Çarşamba günü düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna tanıtıldı. Mersin Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Özdemir’in başkanlığında gerçekleşen toplantıya, Genel Sekreter Doç. Dr. M. Y. Burak Çimen ile proje yürütücüsü Prof. Dr. Lülüfer Tamer Gümüş, proje ekibinden Prof. Dr. Resul Buğdaycı, Prof. Dr. Bahar Tunçtan, Doç. Dr. Oğuz Köksel, Doç. Dr. Mehmet Sami Serin, Doç. Dr. Tayyar Şaşmaz, Doç. Dr. Nurcan Aras Ateş katıldı.

Toplantıda söz alan Prof. Dr. Yüksel Özdemir, proje ile Mersin ve Adana bölgesinde kanser riski taşıyan toplam bin kişinin mikroRNA düzeylerinin incelenmesinin hedeflendiğini ifade etti. Prof. Dr. Özdemir, bu analiz için alt yapı oluşturacak laboratuvarın, İleri Teknoloji Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde kurulduğunu hatırlattı.

Proje yürütücüsü Prof. Dr. Lülüfer Tamer Gümüş, kanserin önlenebilir, erken yakalandığında da tedavi edilebilir olduğunu söyleyerek, erken dönemde tespit edilen kanserin tedavisinin hem kolay, hem kesin, hem de daha ekonomik olduğunun altını çizdi. Ayrıca tedavi sonrası hastaların sağ kalım süresinin normal yaşam sürelerine yaklaştığını belirten Prof. Dr. Tamer şöyle konuştu: “Mikro RNA’lar başta kanser olmak üzere bir çok hastalıkla ilişkilidir. MikroRNA düzeyleri, kanserlerin sınıflandırılmasında, kanserin hızlı mı yavaş mı geliştiğinin saptanmasında, kökenlendiği dokusu bilinmeyen kanserin tanımlanmasında, tedavinin takibinde ve kanserin erken tanısında kullanılabilmektedir. Proje ile; 334 kanser hastası, 364 ailesinde kanser öyküsü olan ve 302 kontrol grubu olmak üzere toplam 1000 kişide analiz yapılmıştır. Her bir kişide 768 mikroRNA analizi yapılmıştır.”

Risk grubunda olan ama henüz hiçbir kanser belirtisi olmayan kişilerin kan örneklerinin alınarak mikroRNA analizinin bu laboratuvarda yapılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Oğuz Köksel ise, “Bu bir ön çalışmaydı. Bu laboratuvar sayesinde kanserin erken tanısı için analiz yapılabilecek ortam sağlanmış oldu. Şu an elimizde bir veri grubu var. Tanıya yönelik incelemeler yapılması, burada mümkün hale gelmiştir” dedi.

Bölgedeki mikroRNA profilini oluşturduklarının, kanser hastalarının yanı sıra hasta yakınlarında da mikroRNA’lara bakıldığının altını çizen Doç. Dr. Mehmet Sami Serin de, “Bu altyapı laboratuvarında elde edilen veriler, bölgemizdeki hasta popülasyonunun ilerde olası kanser gelişme risklerini ortaya koymaya da faydalı olacaktır. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de bu amaçla kurulmuş ilk laboratuvar burasıdır” dedi.

Türkiye’de yaşam süresi uzadıkça kanserin görülme yüzdesinin de artacağına dikkat çeken Prof. Dr. Resul Buğdaycı da “Bu laboratuvar, artacak olan kanser vakalarının önceden riskini belirleyecek ve daha çok hayat kurtaracak” dedi.kaynak