Kansere düşman vitaminler

42252 Vitaminlerin kansere karşı kalkan olduğu, artık kesinlik kazandı.

20’nci yüzyılın sonunda yapılan araştırmalar vitaminlerin kanserle savaşta ne kadar büyük bir yardımcı olduğunu açıkça ortaya koydu. İşte bu mücadelenin baş aktörleri ve faydaları
Eğer ihtiyacınız olan vitaminleri tükettiğiniz gıdalardan karşılayabiliyorsanız ne mutlu size… Ama genelde bu pek mümkün değildir ve destek almamız şarttır. Vücudumuz bu organik besinlere hem fiziksel, hem de
metabolik olarak ihtiyaç duyar. Vitaminler iki ana kategoride toplanır Yağda çözülen vitaminler (A, D, E, K) ve suda çözülen vitaminler (C, B1, B2, B3, B6 Folik asit, B12).
Kanseri oluşmadan yener A vitamini gözler için özellikle de gece görüşü için çok önemlidir. Kanser açısından, A vitamininin kanser hücrelerini oluşmadan önce durdurma gücü dikkat çekicidir. Hücre gelişiminde regülatör vazifesi yaparak hücrelerin görevlerini herhangi bir farklılaşmaya (kansere) meydan vermeden yapmalarını sağlar. A vitaminini doğadan iki yoldan alırız. Şekillenmiş hali ve dolaylı yol ile aldığımız hali. Şekillenmiş halini hayvansal gıdalardan elde ederiz. Dolaylı yol ise beta-kerotenlerin vücuda girdikten sonra A vitaminine dönüşmesiyle elde edilir. Dikkat edilmesi gereken nokta A vitamini dozaj aşımı halinde vücutta zehirlenmeye yol açar. Yorgunluk, baş dönmesi, kusma, karaciğer hasarı, saç dökülmesi bunun belirtileri olabilir.
A vitamini açısından zengin gıdalar:

Kayısı, brokoli, brüksel lahanası, havuç, pazı, kara lahana, kıvırcık lahana, mango, papaya, balkabağı, ıspanak, patates, domates, şalgam, karpuz.
Dozaj: Günde 10 bin IU alınabilir. Yağda çözünür olduğundan yemeklerle alınması tavsiye olunur. Hamile kadınlar günde 5 bin IU aşmamalıdırlar. Beraber alkol alınması toksik etkiyi attırabilir. Laksatif kullanımı A vitamininin emilimini durdurur. Bu nedenle Doktorunuza danışınız.
Kanserli hücreleri tedavi eder
B vitamini türleri içinde kanserden korumada etkinliği kanıtlanmış olan B12 ve folik asitin özellikle üzerinde durulması gerekir. Sigara içenlerde folik asit oranının düşüklüğü araştırmacıları buraya yoğunlaşmaya itmiştir. 20 yıldır günde 1 paket sigara içen kişiler üzerinde yapılan çalışmada, bu kişilerin bronşlarındaki kansere dönüşme aşamasındaki nodüller dikkati çekmiştir. Daha sonra bu erkekler 2 gruba bölünüp, bir gruba günde 500 mikrogram B12 ve 10 miligram folik asit takviyesi verilmiş, diğer gruba ise placebo ilaçlar içirilmiştir. 4 ay sonra yapılan kontrollerde bronşlarında kanserleşmeye başlayan kişilerin hücresel bazda gösterdiği iyileşme hayret verecek kadar fazladır.
Benzer bir araştırma rahim ağzı kanseri olan kadınlar arasında yapılmış ve 2 ay boyunca günde 10 mgr folik asit alan bu kadınların kanserleşmiş hücrelerinde ciddi azalmalar gözlenmiştir. Günde alınacak 400 mikrogram folik asit herkes için makul bir miktardır, yalnızca hamile bayanların bunun iki katına ihtiyacı olabileceği unutulmamalıdır.
Folik asit açısından zengin gıdalar:
Enginar (haşlanmış), kuşkonmaz (haşlanmış), avokado, brüksel lahanası (haşlanmış), tavuk ciğeri, karalahana, mercimek, soya, ıspanak, şalgam.
Vücutta folik asiti öldüren ilaçlar: Kortizon, kolestrol ilaçları, doğum kontrol ilaçları, öströjen hapları, su atıcı ilaçlar ve alkol alımı
B12’yi öldüren maddeler: Alkol, kolestrol ilaçları.
B6’yı öldüren maddeler: Alkol, tüberküloz ilaçları.
Vücudu bir arada tutar
C vitamini, kalp hastalıklarına, çevre kirliliğine, diş eti hastalıklarına karşı önleyicidir, enfeksiyon hastalıklarında etkendir ve tabi ki kansere karşı da koruyucudur. Kısacası vücudu bir arada tumak C vitamininin görevidir. Fakat C vitamini vücutta üretilemez ve çok uzun süre muhafaza edilemez. Vücut bütün bu saydığımız fonksiyonları gerçekleştirmek için dışarıdan alacağımız her bir miligrama muhtaçtır. Bu nedenle her gün C vitamini almak gereklidir. C vitamininin etkili bir antioksidan olarak çalışabilmesi için E vitaminine, beta karotene ve selenyuma ihtiyacı vardır. Nitrit içeren gıdalar tüketildiğinde vücudun ürettiği güçlü bir karsinojeni bloke etmekte de görevlidir. İngiltere’de yapılan araştırmaların sonucuna göre günde 4000 mg. alınan C vitamini hücrelerdeki mutasyonları yüzde 50 oranında engeller.
C vitamini içeren gıdalar: Avokado, muz, brokoli, brüksel lahanası, kırmızı lahana (pişmiş), karnabahar, greyfurt, kivi, mango, portakal, ananas, bezelye, patates, böğürtlen, soya fasulyesi, ıspanak, domates.
Dozaj: Günde 500 mgr C vitamini yeterlidir. Bundan daha fazla alacaksanız yanından mutlaka E vitamini ve selenyum almalısınız.
Meme kanserinin düşmanı
Daha önce de bahsettiğimiz gibi D vitamininin meme kanserini önlemedeki etkisi kısa bir süre önce kesinlik kazanmıştır. Bu oran yüzde 20 oranındadır ve meme kanseri riski olan herkesin kanda D vitamini seviyesini ölçtürmesi şarttır. Bu seviyenin ortalamanın altında bulunması halinde derhal takviye yapılmalıdır. Türkiye’de güneş yüzünü çokça gösterdiğinden Türk halkı bu konuda şanslı. D vitamini, tüm vitaminler içinde besin harici bir kaynaktan elde edilen tek vitamindir. Güneşten gelen D vitamini seviyesi ülkesine göre çok tatmin edici olabilir. Ayrıca balıkta, yumurtanın beyazında ve karaciğerde bulunur.
Dozaj: Kapsül olarak günde 400 IU kullanılabilir. Menopoz sonrasındaki bayanlar kemiklere kalsiyum sağlamak için günde 600-800 IU arası alabilirler. Anti enflamasyon ilaçlarının (kortizonlu), kolestrol ilaçlarının kullanımı D vitamini emilimini durdurur.
Doktorların vitamini
Her 5 doktordan 4’ünün mutlaka E vitamini aldığını biliyor muydunuz? E vitamini yağda çözülen gruptadır. Bu sayede diğer pek çok antioksidanın giremediği yerlere girmeyi başarır. Kan dolaşımında gezinerek serbest radikallerin zararlarını en aza indirir. Cıva, kadmiyum, kurşun gibi toksinlere karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Yüksek E vitamini seviyesi akciğerleri sigaranın ve çevre kirliliğinin verdiği zararlara karşı korur. Bağışıklık sisteminin askerleri olan alyuvarlara gelecek zararları bloke eder. Prostat kanseri üzerinde geriletme özelliği gözlenmiştir. Meme kanseri riski taşıyan tüm hastalar mutlaka E vitamini kullanmalı ve kanda E vitamini ölçümü yaptırmalı.
Doktor Gaynor anlatıyor: Anne, bana geldiğinde 37 yaşındaydı ve kızkardeşi 43 yaşındayken meme kanserinden ölmüştü. Anne’de de bazı kistik oluşumlar vardı ama kanser değildi. Anne’de BRCA1(meme kanseri geni) taraması yaptırdık. Sonuç negatifti, ama hâlâ çok endişeliydi. Ona bir korunma programı önerdim E vitamini seviyesi çok düşüktü, onu tamamlayacak dozajlarda E vitamini verdim. Günlük beslenmesinde mutlaka buğday çimi, tahıl, yapraklı sebzeler, brokoli ve fındık olmasını öğütledim. Ayrıca selenyum (100 mikrogram) almaya başladı. Zeytinyağı ile beslenmesini öğrendi ve 6 ay sonraki kontrollerinde, göğüslerindeki fibrokistik yapı azalmıştı. Ve en önemlisi Anne hayatının hiçbir bölümünde bu kadar enerjik ve sağlıklı hissetmediğini söylüyordu. E vitamini naturel ve sentetik formlarının dışında alfa ve gamma diye ayrılır. Alfa’nın kalp kaslarında ve beyin dokusunda daha az etkin olduğu ispatlanmıştır. Gamma’nın kanser önlemedeki gücü çok fazladır. E vitaminini kapsül halinde alırken bu formların bir arada olmasına dikkat edilmeli. Dozajını ise hastalığın türüne göre ayarlamak en iyisidir. Alzheimer’dan korunmak için yüksek doz gerekir. Kanserden korunmak ve sağlıklı bir bağışıklık sistemi için günde 200-400 IU yeterlidir. Toksik değildir, vücutta birikmez.