Kanser tedavisi gen yapısına göre olmalı

siroz Türkiye’de ders verecek ünlü genetikçi Prof. Bassem Hassan, kanserin genlerin fonksiyonlarını yerine getiremeyişinden kaynaklandığını belirterek ekliyor: Kanser tedavisi, gen yapısına göre yapılmalıdır

Proteinin önemi nereden geliyor?Bir hastalıkla ilgili ilaç geliştirmek için, önce proteinin yapısındaki çalışma şeklini öğrenmek gerekir. Ancak o zaman hastalığa uygun bir ilacın geliştirilmesi de söz konusu olabilir. Özetle, gen-protein ve hücrenin organizmadaki görevlerini anlamaya çalışıyoruz. Bunların kombinasyonları ve uygun çalışıp çalışmadıklarıyla ilgiliyiz daha çok.
Hedefiniz hastalıkların çalışma mekanizması bir başka deyişle… Evet. Genel olarak hedefimiz, hastalıkların nasıl çalıştığını anlamak. Hastalardaki hücreleri, tümörleri incelediğimizde bazı genlerin işlevsiz kaldığını, kapandığını, çalışmadığını görüyoruz. Hücre çekirdeğinden (nükleüs) örnek alıp onu inceliyoruz. Bu incelemeden (DNA testi), hücrenin kontrol merkezi konumundaki genlerde bir sorun olup olmadığı ortaya çıkıyor. Bu yüzden bir organizmadaki hücre sayısı (insanda 60 ila 100 trilyon arasında hücre bulunuyor) ve hücrelerin şekli önemli.
GENETİK VE ÇEVRE
Neden?
Çünkü organizmanın temel eylemlerini (uçmak, yürümek, koşmak düşünmek gibi) nasıl yaptığını hücreleri sayı ve şekil olarak da inceleyerek anlamaya çalışıyoruz. DNA testleri için kan örneği alınıyor. Kalıtsal hastalıklar inceleniyor. Aile ağacı inceleniyor. Yani daha çok hayatın normlarını ve kurallarını ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.
Herhalde en çok kanseri inceliyorsunuzdur? Kanserin nedenlerini ve daha sonra da bunu önlemenin yolları üzerinde de duruyoruz. Bütün hastalıklar gibi kanser de genlerin fonksiyonlarını yerine getiremeyişinden kaynaklanıyor. Örneğin farede Atonal geninin mutasyonunu (değişimini) inceliyoruz. Buna yol açan genleri tespit ettikten sonra hastalıklara yol açan genler üzerinden hastalıkla ilgili ilaçlar yapılır. Normal yaşam için genlerin yani hücrenin kontrol merkezinin işleyişini bilmek lazım. Buna zarar vermemelisiniz. Ancak bugün kanserin tedavi şekli çok sorunlu. Tedavi sırasında bir çok sağlıklı hücreye zarar veriliyor. Doktorlar bu zarara yol açtıklarının farkında bile değiller.
Genetik ile çevre ilişkisine nasıl bakıyorsunuz? Burada çevre, coğrafya, kültürel dünya devreye giriyor. Örneğin İngilizlerin standardıyla bir Ortadoğulu’nun, Akdenizli’nin davranış kalıpları farklı. Bir İngiliz hareketli, canlı ve atak konuşan iki Doğulu’yu kavga ediyor zannedebilir. Kültürel duyarlılıklarımız farklıdır. Burada yapılacak şey genetik olarak bütün bunları değerlendirmektir. Daha doğrusu ölçmeyi ve bilgiye ulaşmayı, bir şeyler hakkında karar vermeyi standartlaştırmak gerekir.
‘Üstün ırk diye bir şey yoktur’
Bazı insanların geninin, diğerlerinden daha iyi olması söz konusu mudur?
Genetik olarak kimse kimseden üstün değil. Hiçbir insanın geni diğerinden daha iyi değil çünkü. Sadece genlerin ve çevrenin etkisiyle uzmanlaşma söz konusu. İnsanın genetik haritasına bakınca, insanların inanılmaz bir çeşitlilik içinde ama eşit olduklarını görüyoruz. Bir insanın zeki, yetenekli, bilgili; bir konuda bazı üstünlüklere sahip olması tamamen çocukluktan gelen eğitimine, beslenmesine, çevrenin faktölerine bağlı. Bazı insanların öfkeli, diğerlerini sakin olması da bunun gibi bir şey. Peki çevreye bağışıklığı bulunan gen yok mu? Genetik yapımız ve çevresel faktörler hastalıklarımız üzerinde büyük bir etkiye sahip. Ancak tersi durumlar da söz konusu oluyor bazen. Yani çevre koşullarından fazla etkilenmeyen genler de var. Örneğin doğumdan itibaren birbirinden ayrı ortamlarda büyütülen tek yumurta ikizleri üzerinde birçok araştırma yapıldı. Daha sonra çok ayrı ortamlarda ve kültürlerde büyümelerine rağmen bu ikizlerin ortak davranış şekilleri gösterdikleri, mimik, tutum hatta çay bardağını kavrayış tarzlarının aynı olduğu görüldü. Bu da genlerin insan davranışları üzerinde nasıl etkili olduğunu, çevrenin etkilerine nasıl direndiklerini gösteriyor.  kaynak