Kanser taramasında PET cihazının avantajı

multislice_ct2 Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünlü, PET BT diye kısaltılan bilgisayarlı tomografi ve pozitron emisyon cihazı ile kanser hastalarında tüm vücudu görüntüleme imkanının olduğunu söyledi.

İSTANBUL – ABD’de 850’nin üzerinde PET cihazının kullanıldığını, geçen yıl gerçekleştirilen uygulama sayısının da 2 milyona yakın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ünlü, bu oranın Türkiye’de henüz 50 binler civarında olduğunu anlattı:
"Yani şöyle söyleyebiliriz ki, Amerika’da her 200 kişiden biri şu ya da bu nedenle PET taramasından geçmiş durumda. Bizde henüz kullanımı çok yaygınlaşmadı ama son 2 yıl içerisinde büyük kıpırdama var ve bundan sonra da bu cihazın adından çok fazla söz edildiğini duyacaksınız, çünkü hastanın hayatını değiştirebilecek çok değerli bilgileri bu cihaz sayesinde tespit etmemiz mümkün oluyor.”
Cihazın; akciğer kanserlerinde, nodül saplandığında nodülün malign karakterli mi, kötü huylu mu iyi huylu mu olduğunu, lenfomalarda vücudun neresinde ne kadar lenf bezi olduğunu saptayabiliklerini ifade eden Prof. Dr. Ünlü, “Her şeyden önemlisi hastaya bir iki kür kemoterapi verdikten sonra, bu tedaviye yanıt alabiliyor muyuz-bunu da bu cihazla gerçekleştirebiliyoruz, yanıt alabiliyorsak devam ediyoruz yanıt alamıyorsak kesiyoruz. Böylelikle kişiselleşmiş bir tedavi uygulama şansımız oluyor ve bu da modern tıp açısından çok önemli bir gelişme" diye konuştu.
PET EKONOMİK AVANTAJ DA SUNUYOR
"Ayrıca operasyon kararı açısından da çok etkin bu yöntem. Biz, akciğer kanserlerinde acaba PET’in rutin olarak kullanılması cerrahi kararlar alınması açısından diğer yöntemlerle kıyaslandığında ücret etkin bir yöntem midir diye bir araştırma yaptık" diyen Prof. Ünlü PET’in ekonomik avantajlarını ise şöyle dile getirdi:
"120 hasta modeli üzerindeki çalışmamızda, hem Türk Tabipler Birliği fiyatları üzerinden hem de SGK’ nın geri ödeme fiyatları üzerinden hasta başına 1000 Euro kazancımız olduğunu gördük. Bilindiği gibi kanser hastalığı teşhisi de, tedavisi de pahalı ve onkolojik hastalardaki PET kullanımı bu anlamda da ülke ekonomisine ciddi yararlar sağlamaktadır.”

KANSER TEDAVİSİNDE AMAÇ NORMAL DOKUYU KORUMAK
Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Uğur da kanserde 3 önemli tedavi olduğunu, cerrahi, hasta cerrahi olamıyorsa bunlara radyoterapi veya kemoterapi verildiğini belirterek, “Eğer hastalık ileri evredeyse ve cerrahi yapılabiliyorsa cerrahi sonrası kemoterapi ve radyoterapi veriliyor. Kemoterapi ve radyoterapi tümör hücresini yok ederken normal organlara önemli derecede zarar veriyor. Kanser tedavisinde artık amaç normal dokuyu koruyarak tümör hücresini yok etmektir" dedi.
Son on yılda gerek kemoterapi de gerek radyoterapide ilerlemelere rağmen ilaçların ve radyoterapideki ışının ciddi yan etkileri olduğunu kaydeden Prof. Uğur, nükleer tıpta kullanılan hedefe yönelik tedaviye dikkat çekti:

HEDEFE KİLİTLENEN SİHİRLİ MERMİLER

"Tümörü, vücuttaki bir takım spesifik olayları bulacak ve bu metabolik olayları radyasyon vererek yok edecek akıllı moleküller kullanıyoruz. Aslında bunlara sihirli mermiler de deniliyor. Hedefini nerede olursa olsun bulup yok edecek mermiler. Bu sihirli mermilerden, kemoterapi ajanlardan da son zamanlarda geliştirilmiş ajanlar var. Ama nükleer tıpın ajanı şu benzetme yapmak gerekirse; bu bir lazer güdümlü mermi gibi, önce lazerle vurup vurmayacağımızı kontrol ediyoruz, eğer vuracağımızdan emin olursak silahımızı ateşliyoruz. Ve silah hedefi bulup yok ettikten sonra tekrar bakıyoruz, acaba hedefimiz yok olmuş mu yoksa arta kalan bir kanser hücresi var mı? Bunların hepsini radyoaktif yöntemlerle yapıyoruz.”kaynak