Kanser niye bu kadar yaygın?

Bu soruyu haftada ortalama bir kez birbirimize soruyoruz. Son birkaç yıldır en çok konuştuğumuz konulardan biri kanser. Yakınımızdan biri bu hastalığa yakalandığında, konu tekrar gündeme geliyor. Tam unuturken yeni bir kanser haberiyle sarsılıyoruz. Sigaranın kansere neden olduğu kanıtlanmış durumda. Ama sigara haricinde, yediklerimiz, içtiklerimiz konusu spekülatif. Hangi ürünün kanserojen olduğunu, hangisinin olmadığını bilmiyoruz. Her kafadan bir ses çıkıyor, ona göre, bir gün korkusuzca yediğimizi ertesi gün tukaka edebiliyoruz. Aslında yiyecek içecek işin sadece küçük bir bölümü. Dr. Osman Müftüoğlu, bir yazısında, en az yediklerimiz içtiklerimiz kadar kanserojen olan üç faktör sıralamış: Endişe, korku ve stres. Ve kanserin bir numaralı ilacını da söylemeyi ihmal etmemiş: Huzur. Ben de oturdum, son yüz yılda yaşama biçimimizde nelerin köklü olarak değiştiğini çıkardım. İş dünyasına ilişkin pek çok değişiklik de bu sıralamada yer alıyor. Bunların hangilerinden ne kadar kaçınabiliriz, bilmiyorum. Hepsi de içinde yaşadığımız modern toplumun gerekleri gibi görünüyor. Ama neyi nasıl azaltabilirsek o kadar kârlı. İşte listem… -Stres yaşının küçülmesi. Okullara başlama yaşının düşmesi ve çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemlerinin sürekli sınav stresi içinde geçmesi… -Çocuk sahibi olmanın zorluğu. Hem kariyer yapmak, hem çocuk sahibi olmak her kadının hakkı. Ama çocuklar çoğu kez annelerini göremeden büyüyorlar. -Boşanmaların artması. Sınav stresi çeken çocuğa ikinci bir darbe vuruyor. -Ekonomik krizler. Her birkaç yılda bir yaşıyoruz. Sadece bizim sorunumuz değil. Dünyada yüz binlerce kişi işini kaybediyor ya da yaşam standartlarını düşürüyor. -Apartman yaşamı. Bahçeli evlerin, doğayla iç içe yaşamın son ermesi… İnsanın elektriğini boşaltacağı yerlerin sayısı giderek artıyor. -İşsiz kalma eğilimin giderek yükselmesi. Nüfus artışından robotların sanayi işçilerinin yerini almasına kadar pek çok faktör rol oynuyor. Gençler için iş bulmak 20-30 yıl öncesine göre çok daha zor. Üstelik yukarıda yazdığımız bütün sınavlardan başarıyla geçenler için de aynı şeyler söz konusu. İnsan kaynakları müdürlerinin masalarının üstleri parlak CV’lerle dolu. -İş yerinde huzursuzluk. Mobbing kurbanlarının sayısı giderek artıyor. Özellikle bizim gibi kapalı toplumlarda… -Büyük aile yaşamının bitmesi. Çekirdek aileye geçiş, dayanışma duygusunun azalmasına neden oluyor. -Komşuluğun bitmesi. Büyük ailenin bitmesi gibi önemli sonuçlara neden oluyor. Dayanışmayı azaltıyor. -Yalnızlık. Bütün bunların bir sonucu. Dayanışmanın, akraba, arkadaş ve komşulukların olmadığı yerde yalnızlık çığ gibi büyüyor. -Kentte yaşamanın güçlükleri. Trafik, hava kirliliği ve diğer etmenler stres katsayısının artmasına neden oluyor. -Hırslı olmayı gerektiren işlerin çoğalması. -Rekabet. İş yerinde sürekli olarak rekabet içindeyiz. Bunun yarattığı gerilim her dakika beynimizi oyuyor: Acaba en iyi ürünü üretebilecek miyim, acaba bu ürünü iyi pazarlayabilecek miyim endişeleri… Bu durum globalleşmenin getirdiği sorunlarla da birleşiyor. İş yapmanın boyutları büyüyor. Artık sadece komşuyla değil, Çin’le, Hindistan’la rekabet etmek durumundasınız. -Sürekli hızlı tempo. Saate karşı yarışmanın iş yapmanın kurallarından biri hale gelmesi. -Başarı beklentisi.Çalışanlardan sürekli olarak başarı beklenmesi ve başarının genelde para ile ölçülüyor olması… -Sosyal medyadaki değişimin çok hızlı olması. Genç ve yaşlı kuşakların bu hız içerisinde birbirleriyle olan diyalogları iyice kopuyor. Diyeceksiniz ki bütün bu saydıklarımda ‘teşhis tamam da tedavi oldukça zor görünüyor.’ Haklısınız. Bu arada şunu söyleyeyim. Evet! Yediğiniz içtiğinizin hangisinin kanserojen olduğunu bilmiyorsunuz. Ama sizi bu hastalıktan koruyacak ama hep ihmal ettiğimiz her zaman söylenen bir şey var. Erken teşhis çok önemli. Özel hastanelerde bin lira karşılığında kanser taraması yaptırmak mümkün. Geçenlerde bu hastanelerden birine gittim ve ilgili doktordan, kolonoskopi yaptırmanın, en çok görülen kanser çeşitlerinden biri olan kolon kanseri riskini yüzde yüz yok ettiğini öğrendim. Uzun sözün kısası kolonoskopi yaptırdığınızda kolon kanseri olmuyorsunuz. Zor bir şey mi? Hayır. 24 saat aç kalıp 5-6 litre su içip hastaneyi gidiyorsunuz. Siz bayıltıyorlar. Yarım saat sonra uyanıp evinize gidiyorsunuz. Hepsi bu. Bir kanser taraması yaptırmak, yüz yıl öncenin koşullarına dönmekten çok daha kolay.Kaynak