Güneşli sofralara buyrun

Sağlıklı yaşamanın en lezzetli, aynı zamanda en kolay yolu, ‘Akdeniz usulü beslenme’den geçiyor. Kararında tahıl, her öğünde meyve-sebze, zeytinyağı, bol bol balık, deniz mahsulü, çok az et, çokça süt, yoğurt, peynir, yemekle içilen birkaç kadeh şarap… Bir de bu diyeti, düzenli hareket alışkanlığı ile destekler, sevdiklerinizle paylaşırsanız, Akdenizlilerin tüm avantajlarına sahip olursunuz.


Günümüzde insan sağlığını tehdit eden pek çok hastalığın, beslenme alışkanlıklarıyla ilgisini artık hepimiz biliyoruz. Obezitenin kalp ve damar hastalıklarının yanı sıra kanser ve diyabet gibi hastalıkların da en önemli nedenlerinden biri olduğu ispatlanmış durumda. Sağlıklı bir vücuda sahip olmak, fiziksel aktivitesi azalmış bedenini, her gün doğasına ters, sağlıksız besinlerle dolduran günümüz insanı için çok zor. Bu nedenle nerdeyse her gün medyada, sağlıklı beslenme ve kilo verme üzerine çeşitli yayınlar, kitaplar, makaleler çıkıyor. Bunların en popüler olanlarından biri de Akdeniz usulü beslenme. Uzmanlar, Akdeniz mutfağının, sağlıklı yaşam için birebir olduğu konusunda birleşiyor.

Nedir bu Akdeniz mutfağı?

İlk bakışta, bu sorunun cevabını vermek kolay değil. Bir ülkenin ‘mutfağı’ dediğimizde, bunun içine yemek tarifleri, kullanılan araç-gereç ve malzemelerin hepsi girer. Bu yüzden, Akdeniz’i çevreleyen ülkelerin kendilerine has yemekleri, kullandıkları farklı malzemeler işin içine girince, sadece bir ülkenin ya da bir alt bölgenin mutfağını, ‘Akdeniz mutfağı’ olarak tanımlamak mümkün olmuyor. Örneğin iki Akdeniz ülkesi, Lübnan ve İspanya’nın mutfaklarını aynı kategoriye koyarsak, bu iki zengin kültüre de büyük haksızlık ederiz. Öte yandan İtalyan mutfağının tümünü, Akdeniz mutfağının parçası kabul edersek, Kuzey İtalya mutfağını da bu tanımın içine katmış oluruz ki, bu hatadır. Sonuç olarak uzmanların sağlıklı bulduğu Akdeniz mutfağını, ‘Akdeniz tarzı beslenme’ olarak adlandırmak daha doğru görünüyor. Bu tür beslenmenin temelini de hangi tür besinin ne kadar, ne sıklıkla ve ne şekilde tüketildiği belirliyor.

Akdeniz tarzı beslenmenin temel unsurları

Tahıl:
Ekmek, dünyanın başka hiçbir yerinde, Akdeniz ülkelerindeki kadar tüketilmiyor. Bugün bizim sıradan bir yiyecek olarak gördüğümüz ekmek, eski çağlarda komplike ve medeniyeti simgeleyen bir yiyecek olarak görülüyordu. Antik Yunan’da insanlar, et yiyen diğer toplulukları barbar, ekmek yiyen kendilerini medeni olarak tanımlıyorlardı. Tahıl tüketimi, sadece ekmekle sınırlı kalmıyor. Buğday, arpa gibi tahıllar; et, sebze ve meyve gibi ürünlerle tatlandırılarak bolca tüketiliyor. Yine buğday türevleri makarna, erişte, kuskus gibi yiyecekler doğudan batıya bütün Akdeniz ülkelerinin temel yiyecekleri arasında yer alıyor. Akdeniz’de, kararında tüketilen bütün bu ürünler, insanların temel besin ve enerji kaynağını oluşturuyor.

Öte yandan mercimek, fasulye, nohut gibi baklagiller ve badem, ceviz, fıstık gibi yiyecekler ya tek başlarına ya da diğer yemeklere lezzet katması için eklenerek tüketiliyor.

Et:
Et, Akdeniz’de en az tüketilen besinlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Coğrafi koşullardan dolayı, büyük başlardan çok, koyun, keçi, domuz ve tavuk gibi hayvanların etleri tüketiliyor. Tarihsel olarak baktığımızda, kırmızı etin, sadece özel zamanlarda ve kutlamalarda yenildiğini görüyoruz. Et genellikle az miktarlarda, sebze ve baklagillerden yapılan yemekleri tatlandırmak için kullanılıyor. Bunlar içinde, göreceli olarak tavuk eti daha fazla tercih ediliyor. Ancak süt, yoğurt ve peynir gibi hayvansal gıdalar, coğrafyaya bağlı olarak değişiklik gösterse de, genellikle bol miktarda tüketiliyor.

Deniz ürünleri:
Akdeniz insanının temel protein kaynağını deniz mahsulleri oluşturuyor. Balık; ızgara, kızartma, buğulama olarak yenirken, diğer kabuklu deniz ürünleriyle birlikte makarna, pilav türü yemeklerin yanında da tüketiliyor. Bütün Akdeniz sahillerinde bol miktarda tüketilmesine rağmen, özelikle İtalya, Fransa ve İspanya kıyılarına özgü yemek kültürünün deniz mahsulleri üzerine kurulduğunu görüyoruz.

Sebze, Meyve:
Akdeniz yemeklerinin sağlıklı olarak tanımlanmasının en önemli sebebi, bu bölgede bol miktarda sebze ve meyve tüketilmesi. Bu bölgedeki pek çok sebze ve meyve, aslında Akdeniz orijinli değil. Ancak bölgenin tarih boyu bir ticaret merkezi olması, Uzak Doğu ve yeni dünyaya has pek çok sebze ve meyvenin, Akdeniz’e gelmesini sağlamış. Patlıcan ve narenciye Güney Asya’dan, domates, mısır, patates ve fasulye gibi yiyecekler Kuzey ve Güney Amerika’dan, bamya Etiyopya’dan, kâşif ve tüccarlar aracılığıyla Akdeniz’e ulaşmış. Ama asıl önemlisi, bölgeye has sebzeleri ve yeşillikleri bol bol tüketen Akdeniz insanları, dünyanın değişik yerlerinden gelen bu ürünleri benimseyip günlük beslenmelerinin en önemli parçası haline getirmiş.

Zeytinyağı:
Yağ aslında, uzmanlar tarafından tüketilmesi en az önerilen yiyeceklerden biri. Ancak iş, rafine edilmemiş natürel zeytinyağına gelince değişiyor. Sağlığa zararlı trans yağ asitleri bulunmadığı için, kararında tüketildiğinde, içerdiği antioksidan maddelerden dolayı faydalı olarak bile tanımlanıyor. Akdeniz türü sağlıklı beslenmenin sırrı, belki de tek başına zeytinyağı bile olabilir. Rengi, koyu yeşilden altın sarısına kadar değişkenlik gösteren zeytinyağı, bölgede binlerce yıldır kullanılıyor. Hem pişirme yönteminin bir parçası olarak yemeklerde, hem de çiğ olarak salataların, deniz mahsullerinin tatlandırılmasında kullanılıyor. Ayrıca salamura zeytin, tek başına ya da lezzet vermesi için yemeklerde ve salatalarda kullanılıyor.

Şarap:
Binlerce yıldır, bölgenin başlıca içeceği. Son araştırmaların, köklerinin Anadolu’ya dayandığını gösterdiği şarap, İslamiyet’in etkisi ile Doğu Akdeniz’de daha az tüketilmesine karşın, Hıristiyan Akdenizlilerin sofralarının vazgeçilmezi. Yemekle içilen birkaç kadeh şarabın, insanlara keyif vermenin yanında kalp hastalıklarını azalttığını ispatlayan araştırmalar var. Müslüman Akdeniz’deyse üzüm, taze ve kurutulmuş olarak bol bol tüketiliyor.

Yukarıda saydığımız yiyeceklerin yanı sıra, Akdenizlilerin yaşam tarzı da, bu sağlıklı beslenmeyi destekleyen önemli bir unsur. Genellikle tarım ve balıkçılıkla uğraşan bölge insanlarının, fiziksel olarak da çok aktif olduklarını görüyoruz. Bugün endüstrileşmiş Akdeniz şehirlerinde bile, özellikle yazları akşam yemeğinden sonra yapılan uzun yürüyüşler, bu geleneksel yaşam tarzının günümüze yansıyan güzel bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Son olarak, genellikle kalabalık sofralarda aile üyeleri ve dostlarla yenilen yemek; paylaşmanın, nimetlere saygının, hayatı kutlamanın bir simgesi olarak, sadece bedeninizi değil, ruhunuzu da doyuruyor.Kaynak