Erkeklerdeki meme kanseri daha agresif

Nadiren de olsa erkeklerde de görülebilen bir kanser türü olan meme kanseri önemsenmediğinde en az diğer organların kanserleri kadar tehlikeli

693949_detay Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, erkeklerdeki meme kanserinin, erkeklerdeki tüm kanserlerin yüzde 1’inden daha azını oluşturduğunu, ancak erkek meme kanserinin daha agresif davrandığını belirterek, ”Nadiren de olsa erkeklerde de görülebilen bir kanser türü olan meme kanseri önemsenmediğinde en az diğer organların kanserleri kadar tehlikelidir” dedi.
Kaya,  hastaların genelde memede bir kitle belirtisiyle doktora başvurduklarını, ancak memedeki her kitlenin kanser belirtisi anlamına gelmediğini söyledi.
Bu gibi durumlarda öncelikle mamografi çekildiğini, daha sonra kitlenin biyopsisinin yapıldığını, sonuca göre kanser tanısının konulduğunu veya konulmadığını anlatan Kaya, biyopsinin de ya iğne biyopsisi denilen yöntemle ya da bir kesiyle kitleden daha büyük bir örnek alınarak yapıldığını ifade etti.
Meme kanserinin en sık görülen türünün ‘invaziv duktal kanser’ tipi olduğunu belirten Kaya, bu türün, memedeki duktal yapıların kanser tümörü tarafından istila edilmesi ve yayılması şeklinde görülen bir kanser türü olduğunu anlattı.
 

”Erkekler ile kadınların risk faktörleri benzer”
Doç. Dr. Kaya, erkeklerde meme kanseriyle ilgili bir istatistiğin bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:
”Erkek meme kanseri, erkeklerdeki tüm kanserlerin yüzde 1’inden daha azını oluşturmaktadır, ancak erkek meme kanseri daha agresif davranmaktadır. Nadiren de olsa erkeklerde de görülebilen bir kanser türü olan meme kanseri önemsenmediğinde en az diğer organların kanserleri kadar tehlikelidir. Erkek meme kanseri ile kadın meme kanserinde risk faktörleri, oluşumu ve mekanizmaları benzerdir. Her iki cinste de meme kanseri, biyolojik özelliklere göre seyreden bir hastalıktır. Kadın meme kanserinde yaptığımız her şeyi, erkek meme kanserinde de yapıyoruz.”
Meme kanserinin, kadında ve erkekte benzer belirtilerin yer aldığını ifade eden Kaya, ”Erkekte tek memede büyüme (jinekomasti) veya palpe (dikkatli dokunmak) edilebilir bir kitle ile belirti verir. Kadında ise memede kitle ve sertlik, meme başında akıntı, meme cildinde ödem, meme başının içeri çekilmesi, meme baş çevresinin portakal kabuğu şeklinde bir görünüm alması, memede simetrinin kaybolması şeklinde belirtiler olur. Bunlar genelde o memede bir patoloji olduğunu gösterir. Bu patolojinin ne olduğunun tespiti için de bir hekime başvurmak gerekir” şeklinde konuştu.
Meme kanserinin, hafif bir kanser türü olmadığını vurgulayan Kaya, şu bilgileri verdi:
”Meme kanseri geç yakalanırsa ve metastatik bir evrede gelirse, meme dışındaki diğer organlara yayılmışsa, bu kişilerde sağ kalım süreleri de azalıyor. Yani, meme kanseri de diğer kanserler kadar ciddiye alınması gereken bir kanserdir. Meme kanseri de ne kadar erken yakalanırsa sağ kalım süreleri o kadar iyidir. Tedavi sırasında metastaz da ortaya çıkabilir. Tüm bunlar meme kanserinin biyolojik yapısıyla ilgilidir.”

’20 yaşından itibaren kontrol edilmeli”
Kaya, meme kanserinin erken yakalanabilmesi konusunda ise şunları kaydetti:
”Erkekler için bir tarama veya öneri programı yok. Daha çok tesadüfen fark ediyor erkekler. Yan tarafta yer alan belirtiler varsa mutlaka bir hekime görünmeli. Kadınlar için mamografi çok önemli. Ailesinde, birinci derece akrabalarında meme kanseri olmayan kadınlar 40, olanlar ise 35 yaşından sonra yıllık mamografi taramaları yaptırmalı. Ayrıca, 20 yaşını geçmiş her genç kız, ayda bir memesini fiziksel olarak kontrol etmeli. Memesinde sertlik, meme cildinde bir anormallik olup olmadığına dikkat etmeli.”

Tedavi süreci
Doç. Dr. Kaya, tedavi sürecinin erken evresinde öncelikle cerrahi işlem yapıldığını, sonra kemoterapi, ondan sonra da radyoterapi uygulandığını belirtti.
Radyoterapiden sonra veya radyoterapiyle birlikte 5 yıl boyunca hormonal tedavi uygulandığını anlatan Kaya, ”Cerrahide, memeyi koruyucu cerrahi şeklinde veya memenin tamamının alınması şeklinde olabilir. Bazı vakalarda, özel bir kemoterapiyle önce tümör küçültülür, cerrahi onun ardından uygulanır” dedi.
Kaya, meme kanserinin tekrarlama olasılığının hangi evrede olduğuna ve biyolojik özelliklerine göre değiştiğini ifade etti.

Meme kanseri riski azaltılabilir mi?
Meme kanseri riskinin azaltılabileceğini anlatan Kaya, şunları söyledi:
”Genetik, ailesel ve fiziksel özelliklerimizi değiştirme şansımız yok, ancak çevresel faktörlere müdahale etme olanağımız mevcuttur. Örneğin kilo almama ve özellikle menopoz yaşından sonra ideal vücut kilosuna yakın durmanın, meme kanserine yakalanma riskini azalttığı göstermiştir. Ayrıca özellikle genç yaşlarda düzenli olarak spor yapan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha düşüktür. Sigara, alkol ve aşırı kafein tüketiminden uzak durmak da koruyucu etkiye sahiptir.
Kadınlık hormonu içeren ilaçların kullanımını azaltmak veya kısıtlamak da önemlidir. 17 yaşından önce doğumla sonuçlanan hamileliklerin, mekanizmasını bilmediğimiz bir şekilde meme kanserinin oluşumunu tetiklediğini bilmekteyiz. Dolayısıyla erken yaşta hamilelikleri önlemek, meme kanserinin oluşum şansını azaltmaktadır. Ancak uygun yaşta olan hamilelik ve doğum yapmak meme kanserine yakalanma riskini azaltmaktadır. Aynı şekilde emzirmenin de meme kanserinin oluşumu karşısında koruyucu bir etkiye sahip olduğunu bilmekteyiz.”

Göğüs mutlaka alınır mı?
Dünya genelinde, 15 yıl öncesinden bu yana meme kanserinin tedavisinde memeyi koruma eğiliminin hakim olduğunu anlatan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Memenin çapı, kanser kitlesinin çapı ve bu 2 çapın birbirine oranı, kitlenin tek veya çok sayıda oluşu, memedeki yerleşim yeri, cilde veya göğüs duvarına olan yakınlığı ve ilişkisi ve ayrıca kanserin tipi bu kararı almaktaki en önemli faktörlerdir. Farklı ve sonuçları estetik olan kesilerden memedeki kitle ve gereğinde koltuk altındaki lenf bezeleri çıkarılabilir. Bu tip meme koruyucu operasyonlarının hastalığı tedavi etmedeki etkinlikleri ve tekrarlama riskleri, memenin tamamen alındığı operasyonlara göre belirgin bir fark göstermemektedir.”

Meme kanseri riskini arttıran faktörler
Doç. Dr. Ali Osman Kaya, meme kanseri riskini arttıran faktörleri de şöyle sıraladı:

    -BRCA1/2 gen mutasyonu olanlar
    -İleri yaştakilerin, göğüs bölgesine radyasyon maruziyeti olanlar
    -Memelerinden birinde daha önce kanser oluşanlar
    -12 yaşından önce adet görenler (erken menarş)
    -Menopoza geç girenler (55 yaş)
    -Hiç doğum yapmamış olanlar
    -İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapanlar
    -Çok alkol tüketenler
    -Menopozdan sonra obezitesi olanlar
    -Menopoz öncesinde, 10 yıldan daha fazla doğum kontrol ilacı kullananlar
    -Menopozdan sonra hormon replasman tedavisi olanlar.

Meme kanseri riskini azaltan faktörler
Doç. Dr. Kaya, meme kanseri riskini azaltan faktörlerin ise şunlar olduğunu belirtti:

    -18-20 yaşında doğum yapanlar
    -Üç ve üçten daha fazla doğum yapmış olanlar
    -45 yaşından önce yumurtalıkları alınmış kişiler
    -Düzenli egzersiz yapanlar