Prostat kanseri ve risk faktörleri

BXP53024 Prostat organı her erkekte bulunan, mesane çıkımında yerleşmiş , idrarın içerisinden geçerek atıldığı bir organdır. Prostat organı işlev olarak meniye bazı maddeler salgılayan bir bez dokudur.

Prostat kanseri akciğer ,barsak ve mesane kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür.Ancak erkeklerde akciğer kanserinden sonra ölüme neden olan en sık ikinci kanserdir. Son yıllarda erken tanı testlerinin yaygın olarak kullanmasıyla birlikte teşhis edilebilen vakaların artması sonucu prostat kanserinin görülme sıklığında bir artış bunun yanı sıra tedavi yöntemlerindeki gelişmeler ve erken teşhisin verdiği avantajlar ile bu hastalığın ölümcül sonuçlarında azalma görülmektedir. Prostat kanseri için risk faktörleri mevcuttur.
Ailesel yatkınlık: Birinci dereceden akrabalarında (baba, kardeş, dayı, amca) prostat kanseri bulunan kimselerin bu kansere yakalanma riskleri normal nüfusa gore iki kat daha fazladır
Hormonlar :Erkeklik hormonlarının prostat kanserinde önemli rollerinin olduğu bilinmekte, ilerlemiş evredeki prostat kanserinin tedavi seçenekleri arasında androjen yapımının azaltılması ve bundan fayda görülmesi bunun kanıtıdır.
Beslenme : Uzun yıllardır fazla oranda katı yağ tüketiminin prostat kanseri gelişiminde bir risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Domates,kırmızı biber ve karpuz gibi besinlerin yapılarında yüksek oranda bulunan likopen prostat kanseri riskinin azalmasına yol açan bir antioksidan olduğu son yıllarda bldirilmiştir.
Cinsel aktivite :Seksüel aktvitenin direkt olarak prostat kanserinde rolu yoktur ancak kadınlardaki serviks (rahim ağzı) kanserinin nedenlerinden biri olan enfeksiyoz ajanların prostatı da etkileyerek prostat kanserine yol aça bilecekleri ileri sürülmüştür.
Sigara ve alkol :Sigaranın ve alkolün rolü tam olarak kanıtlanmış değildir ancak genel tıbbi prensipler çerçevesinde tüketimi önerilmemektedir.
Prostatın iyi huylu büyümesi :İyi huylu büyümesi (BPH) ile prostat kanseri arasında bir direkt bir ilişki saptanmamıştır. İki hastalığın aynı şahısta bir arada bulunabileceği de akılda tutulmalıdır.İyi huylu prostat büyümesi olan hastanın mutlaka prostat kanseri açısından incelenmesi gerekmektedir. Prostat bezinin bazı hastalıklarının ( örneğin PIN, Prostatik intraepiteliyal neoplazi) sonraki dönemlerde prostat
kanserine dönüşebildiği bilinmektedir.
Prostat kanseri klinik olarak dokunun idrar yolları ve idrar kesesine doğru büyümesine bağlı olarak idrara başlamada güçlük,idrar akım gücünde zayıflama ,idrarda akımında kesiklik, idrar yapmada güçlük,sık idrara çıkma , ani sıkışma hissi ve bazen idrar kaçırma gibi yakınmalarla kendisini gösterebilir. prostat kanserli hastaların tamamında prostat dokusu çok büyüme göstermediği için bu bulguların hiç birisi olmadan da prostat kanseri gelişebilir.İdrar bulgusu olan hastalarda ileri dönemlerde ise böbreklerden idrar boşaltımının engellenmesiyle böbrek yetmezliği bulgularıyla bile kendini gösterebilir.
Prostat kanseri çevre dokulara yayıldığında hematospermi ( meninin kanlı gelmesi), iktidarsızlık ,kabızlık,karın ağrısı ve rektal kanama gibi yakınmalarla
kendisini gösterebilir.Prostat kanseri uzak organlar olarak en sık bölgesel lenf düğümlerine ve kemik dokulara yayılabilir ve iskelet sistemi ağrıları, kemik kırıklarına ve anemiye sebep olabilir.
Prostat kanseri sinsi bir hastalık olduğunu için her kanserde olduğu gibi buradada erken teşhisin önemi büyüktür.Hiçbir şikayet olmasa dahi 50 yaşın tüm üstündeki erkekler ve ailesel risk grubu olan 40 yaş üstündeki erkeklerin senede bir kez prostat kanseri açısından taranmaları ile hastalığın erken teşhisine katkı sağlanması gerekmektedir.Taramada hastalara parmakla rektal muayene, kanda PSA (prostatspesifik antijen) düzeyi ,nadiren şupheli
durumlarda hastalara rektal ultrasonografi uygulanabilir.