Serviks (Rahim Ağzı) Kanseri

BXP52964 Rahim ağzını döşeyen dokudan gelişen serviks kanseri, aniden ortaya çıkmıyor. Normal serviks hücreleri yavaş yavaş prekanseröz, yani  kanser öncesi değişikliklere dönüşüyor. Bu değişim süreci genellikle yıllarca sürüyor ama bazen bu süreç bir yıldan az olabiliyor.

Bir çok kadında prekanseröz değişiklikler tedavi edilmese dahi ilerlemiyor, hatta  geriliyor. Ancak bu prekanserler tedavi edildiğinde, hemen hemen tüm kanser olguları önlenebiliyor. 1955 ve 1992 yılları arasında serviks kanserine bağlı ölümlerde yüzde 74 oranında azalma olmuş. Bu değişimin ana sebebi Pap testinin daha sık kullanılması. Bu tarama yöntemi serviksteki değişiklikleri henüz kanser oluşmadan saptayabiliyor.

Bu da kanser gelişmeden önce tedavi yoluna gidilmesini sağlıyor. Bunun yanı sıra kanserin tümüyle tedavi edilebileceği erken evrede saptanmasını olanaklı kılıyor. Serviks kanserinden ölüm oranı ABD’ de her yıl yüzde 2’lik oranda düşmeyi sürdürüyor.

Serviks kanseri sıklıkla orta yaş döneminde görülüyor. Serviks kanseri tanısı konmuş kadınların yarısı 35 ile 55 yaşları arasındalar. 20 yaş altındaki kadınlarda nadiren ortaya çıkıyor. Serviks kanseri her ne kadar genç kadınlarda görülse de pek çok ileri yaştaki kadını da pençesi altına alabiliyor. Serviks kanseri tanısı konmuş kadınların yüzde 20’ sinden fazlasını 65 yaş üzeri oluşturuyor.

 

Risk Faktörleri Nelerdir?

Serviks kanserine yakalanma riskini artıran çeşitli faktörler mevcut. Bu risk faktörlerinden herhangi birini taşımayan kadınlar nadiren serviks kanserine yakalanıyor.

Risk faktörleri serviks kanseri olasılığını arttırsa da bu riskleri taşıyan pek çok kadında serviks kanseri gelişmiyor. Bir kadında serviks kanseri veya prekanseröz değişiklikler saptandığında bunun hangi risk faktörüne bağlı olduğunu söylemek mümkün değil.

Serviks kanseri için en önemli risk faktörü HPV ile enfeksiyondur. Serviks kanserinin gelişmesi için HPV almış olmanın neredeyse şart olduğu düşünülüyor. Genital HPV’ler kadın ve erkek genital organları ile anal bölgede siğillere neden olabiliyor. Bu HPV tipleri bir insandan diğerine oral ve anal seks de dahil olmak üzere deriden deriye cinsel temas sırasında geçiyor.

Kansere sebep olan HPV tipleri taşıyan kadınların büyük çoğunluğunda serviks kanseri gelişmiyor. İnfeksiyon genellikle kadının bağışıklık sistemi sayesinde tedavisiz geriliyor. Yüksek risk HPV tipleri E6 ve E7 denilen iki protein nedeniyle hücrenin tümör oluşumunu engelleyen mekanizmalarını bozarak kanser gelişimine zemin hazırlıyor.

Sigara içeren kadınlar içmeyenlere göre iki kat fazla risk altındalar. Sigara vücudun akciğer dışında da birçok dokusunu kansere yol açan kimyasal maddelere maruz tutuyor. HIV, AIDS hastalığına yol açan virüs. Bu virus vücudun bağışıklık sistemini zayıflattığı için HPV infeksiyonu riski artıyor. İmmün sistemin kanser hücrelerini tahrip edici ve kanseri büyüyüp yayılmasını yavaşlatıcı etkisi mevcut.

HIV infeksiyonu taşıyan kadınlarda servikal prekanserler kansere normalden daha hızlı dönüşebiliyor. Bir başka risk faktörü olan klamidya da cinsel temasla bulaşan ve kadın genital sistemini infekte edebilen, nispeten sık görülen bir bakteri türünü oluşturuyor. Meyve ve sebzeden fakir  beslenme tarzı da serviks kanseri için risk oluşturuyor. 

Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanmak riski arttırıyor. Bir çalışmada 10 yıldan fazla kullanımda riskin 4 kat arttığı tespit edilmiş.Çok sayıda gebelik öyküsü olan kadınlarda serviks kanseri riski daha yüksek. Yapılan son çalışmalar, annesi veya kız kardeşlerinde serviks kanseri olan kadınlarda bu kanserin daha sık görülebildiğini tespit etmiş. Bazı araştırmalar bunun HPV infeksiyonu ile savaşımda problem olmasına yol açan kalıtsal bir bozukluğa bağlıyor.

Tanı Nasıl Konuluyor?

Hastanın ve ailesinin tıbbi geçmişi, serviks kanserine ait belirtiler ve risk faktörleri soruluyor. Genel fizik muayene ve özellikle kanserin yayılıp yayılmadığını anlamak için lenf bezlerinin muayenesi yapılıyor. PAP testi bir tanı testi değil, sadece tarama testi.  Dolayısıyla sonuç anormal olduğunda prekanseroz bir değişiklik veya kanser olup olmadığını anlamak için ek testler (kolposkopi ve biyopsi, bazan endoservikal kurtaj gerekiyor.

PAP testinde SIL veya atipik glanduler hücreler görüldüğünde bu testler öneriliyor. Kolposkopi isleminde doktor servikse kolposkop denilen ve dürbün tarzında büyütücü mercekleri olan bir alet ile bakıyor. Serviksin yüzeyi yakın ve net olarak izlenebiliyor. Serviks üzerinde görülen anormal alanlardan biyopsi alınıyor. Doku örneği patolog tarafından mikroskop altında inceleniyor. Anormal bir bölgenin prekanser, kanser, veya normal olup olmadığı ancak biyopsi ile anlaşılabiliyor.
Serviksin prekanser ve kanserlerini tanıda kullanılan çeşitli biyopsi yöntemleri mevcut. Bu yöntemlerden bazıları anormal dokunun tamamen çıkarılmasını sağlayarak servikal prekanserlerin veya erken servikal tedavisi için yeterli dahi olabiliyor.

Test sonucu anormal çıkarsa, serviks kanserinin oluşumunu önlemek için şu yöntemlere başvuruluyor;
Biyopsi ile prekanseroz lezyon saptanan hastalarda anormal doku LEEP (LLETZ) veya soğuk bıçak yöntemiyle kesilerek çıkarılabiliyor. Bazı durumlarda, anormal hücreler kriyoterapi aleti (sıvı nitrojen ile soğutulmuş metal bir çubuk) ile dondurularak tahrip ediliyor. Veya lazer  (odaklanmış yüksek enerjili ısınlar) ile hücreler öldürülebiliyor. Her iki yöntem de doktor ofisinde uygulanabiliyor. Tedavi sonrasında bir kaç hafta süren kahverengi vajinal akıntı olabiliyor.

Bu tedaviler ile prekanserlerin tedavisi ve gerçek kansere dönüşümlerini önlemek hemen her zaman olanaklı. Anormalliğin nüks edip etmediğini izlemek için kontrol muayeneleri gerekiyor. Eğer nüks olursa bu tedaviler tekrarlanabiliyor. Ayrıca,  sistoskopi, proktoskopi ve genel anestezi altında muayene, görüntüleme yöntemleri, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans, pozisyon emisyon tomografisi (PET) ve İntravenoz urografi (IVP)’den yararlanılıyor.

Belirtileri Nelerdir?

Serviksin prekanserleri ve erken evre kanserleri genellikle belirti ve bulgu vermiyor. Belirtiler sıklıkla kanser çevre dokulara yayıldığında başlıyor. En sık belirtiyi ise vajinal kanama oluşturuyor.

Beklenmeyen adet kanamasından farklı bir vajinal akıntı ilk belirti olabiliyor. Bu akıntı lekelenme tarzında veya hafif kanama şeklinde oluşabiliyor ve iki adet arasında görülebiliyor.

Ayrıca adet kanamaları daha uzun ve şiddetli gelişebiliyor. Menopozda kanama ve fazla miktarda vajinal akıntı şeklinde de belirti verebiliyor. Muayene, cinsel ilişki veya vajinal duşun ardından kanama ve cinsel ilişki esnasında ağrı da serviks kanserine işaret edebiliyor.

Tüm bu belirti ve bulgular serviks kanseri dışındaki hastalıkarda, örneğin bir enfeksiyon durumunda da görülebiliyor. Ancak belirtileri göz ardı etmek ve olası bir kanserin ilerlemesine izin vermek tedavinin başarısını azaltacağı için yakınmaları olan her kadının mutlaka bir doktora başvurması gerekiyor.

Erken Tanı İçin Neler Yapabilirim

Erken tanı genellikle düzenli PAP testleri ile konabiliyor.

Serviks kanserinin belirti ve  bulgularına dikkat etmek gecikmeyi engelliyor. Erken teşhis genellikle başarı şansını artırıyor. Dünyada düzenli PAP testi olmayan toplumların kadınlarda serviks kanserinden ölüm oranı çok daha yüksek. Serviks kanseri birçok gelişmekte olan ülkede kadınlarda kanserden en önemli ölüm nedenini oluşturuyor. Bu ülkelerde tanı konduğunda kanser genellikle ilerlemiş düzeydedir.

Günümüzde serviks kanserinin erken tanısında yapılması gereken en önemli şey, tüm kadınların düzenli olarak taramadan geçmesi. Her kadın cinsel ilişkiye başladıktan 3 yıl sonra PAP testi yaptırmalı. Ancak 21 yaşındaki bir kadın bu süreyi beklememeli. Test, normal PAP testi ile her yıl, sıvı bazlı test ile iki yılda bir tekrarlanmalı. 30 yaşından sonra birbirini izleyen son 3 PAP testi normal olan kadınlar, her 2-3 yılda bir normal PAP test veya sıvı bazlı PAP test ile devam edebilirler. HIV enfeksiyonu, organ transplantasyonu, kemoterapi ve kronik steroid kullanımı gibi sebeplerle bağışıklık sistemi zayıflamış kadınlarda ise PAP testi yıllık olarak yapılmaya devam edilmelidir.

30 yaşın üzerindeki kadınlar için bir başka seçenek de her 3 yılda bir PAP testi veya sıvı bazlı PAP testi ile birlikte HPV DNA testi ile takip olmaları. Eğer serviks kanseri veya serviksin prekanseröz hastalıkları dışında bir nedenden dolayı total histerektomi (rahmin serviks ile birlikte tümden çıkarılması) ameliyatı yapılmışsa artık PAP testi yapmaya gerek duyulmuyor. Eğer rahim çıkarılmış ancak serviks çıkarılmamış ise PAP testine devam edilmeli.

Pap testinizin doğruluğunu arttırmak için şunlara dikkat etmeniz gerekiyor: Randevunuzun adet kanaması dönemine rastlamamasına özen gösterin, test öncesindeki 48 saat boyunca vajinal duş almayın, cinsel ilişkide bulunmayın, tampon, doğum kontrolü amaçlı vajinal köpük, jel ve krem, ya da herhangi bir vajinal ilaç kullanmayın.

Nasıl Tedavi Ediliyor?

Serviks kanserinin tedavi şeklini belirleyen en önemli unsuru kanserin evresi oluşturuyor. Ancak kanserin serviks içindeki yeri, kanserin tipi, (skuamoz veya adenokanser), hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve çocuk isteğinin olup olmamasına göre de tedavi şekli değişebiliyor.

Tedavide uygulanan 3 temel yöntem cerrahi, radyasyon tedavisi ve kemoterapidir. Bazen iki ya da daha fazla sayıda metot bir arada kullanılıyor. Tedavide hedef tam iyileşme sağlamak.

Ancak bu mümkün olmadığında imkan verdiği ölçüde tümörün küçültülerek hastalığın ilerlemesinin önlemmesi ve nüksün geciktirilmesi hedefleniyor. Bazen sadece belirtileri azaltarak hastanın rahat etmesi sağlanıyor.