Prostat Kanseri’nden Korunabilirsiniz

Prof. Dr. Tarık Esen Ve Doç. Dr. Ahmet Tefekli Yaklaşan "1-7 Nisan Kanser Haftası" Nedeniyle Erkekleri Tehdit Eden Prostat Rahatsızlığı İle İlgili Merak Edilenleri Açıklıyor.

ProstatKanseri6 Prostat, mesane çıkışında yer alan içinden idrar yolunun bir bölümü geçen, erişkinde ortalama 25-30 gram ağırlığında, yegane görevi meninin sıvı bölümüne katkıda bulunmak olan ikincil bir seks organıdır. Yaşlanma ile birlikte bu organ büyüyebilir ve bir grup hastada idrar yapma zorluğu oluşturur. Aynı anda organın bir başka bölgesinde ise tamamen sessiz bir şekilde kanser gelişebilir. Prostatta en sık görülen kanser tipi adenokanserdir. Bu kanser genellikle yavaş seyirlidir ve belli bir grubu hastaya sorun yaşatmayan, tanı konmasını dahi gerektirmeyen ve ölümün başka nedenlerden gerçekleştiği latent yani klinik açıdan önemsiz karakter arzeder. Buna karşın erken tanı ile hastalık yüksek riskli grupta olsa bile çok iyi tedavi şansına sahiptir.
GÖRÜLME SIKLIĞI
A.B.D. istatistiklerine göre yaşamı boyunca her 6 erkekden biri prostat kanseri tanısı alacak ancak bunların sadece 1/6’sı bu hastalıktan kaybedilecektir. ABD’de 2010 yılında tahminen 217.730 yeni olgu tanı almış 32.000 olgu ise bu hastalıkdan kaybedilmiştir. Ülkemiz de görülme sıklığı 2003 yılında 5.9/100.000 olup erkeklerde akciğer ve mideden sonra en sık görülen 3.kanserdir.
RİSK FAKTÖRLERİ-KORUNMA YOLLARI
Yaş, ırk ,aile hikayesi, coğrafi bölge, beslenme alışkanlıkları, sigara kullanımı ,obezite en önemli risk faktörlerini oluşturur. Genel olarak Akdeniz ülkelerinde Kuzey Avrupa’ya kıyasla prostat kanseri görülme sıklığının daha düşük olduğu bilinen bir gerçektir. Japonya ve Çin’de de görülme sıklığı çok düşük iken bu ırkın Kuzey Amerika’da yaşayan temsilcileri standart bir beyaz Amerika’lı ile aynı riske yaklaşmaktadır. Siyah ırkta ise hastalığın görülme sıklığı oldukça yüksektir. Son yıllarda prostat enfeksiyon ve enflamasyonlarının da risk oluşturduğu speküle edilmektedir. İdrar yapış sıklığı ya da biçimi ile cinsel ilişki sıklığının prostat kanseri gelişimi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Yakın akrabaların birinde prostat kanseri olanlar 1,5-2 kat, iki ya da daha fazlasında olanlar ise 3-5 kat daha yüksek bir riske sahiptir. Eğer birinci birey kansere 65 yaştan genç yakalanmışsa bu risk daha da artmaktadır. Özellikle sağlıklı ve düşük kolesterollü beslenme, düzenli egzersiz, sigara kullanılmaması ve aşırı kilodan kaçınılması hastalıktan korunmak için önemli iken aile riski olanlarda 40’lı yaşlardan itibaren check-up hayatidir.
BELİRTİLER-TANI ARAÇLARI
Prostat kanseri –hele erken dönemde- kendisine özgül pek az şikayete neden olur. İdrar yapma şikayetleri ile prostat kanseri arasında direkt bir ilişki yoktur. Hastalığın ileri dönemlerinde ise özellikle, bel, sırt ya da kol-bacak ağrıları görülebilir ki bunlar hastalığın kemiğe ilerlediğinin göstergeleridir. Tipik şikayet yokluğunda erken tanı büyük önem kazanmaktadır. Ailede prostat kanseri olan bireyler erken tanı araştırmalarına 40-45 yaş arası, diğer erkekler ise 50 yaşla birlikte başlamalı ve heryıl tekrar etmelidirler.
Tanı araçları ise bir kan testi olan PSA ile parmakla rektal muayene, görüntüleme yöntemleri ve nihayet prostat biopsisidir.
PSA bir kan proteinidir. Prostat hücresinden salgılanır; ana görevi meninin sıvılaşmasını sağlamaktır. PSA prostatın her türlü hastalığında(iyi huylu büyüme, akut-kronik enfeksiyon ve kanser) yükselebilir. 59 yaşa kadar 2.5, 60-69 yaş grubunda ise 3-3.5 ng/ml’lIk üst sınırlar bugüne kadar kullanılan ve herkes için geçerli 4ng/ml’lık üst değerin yerini almıştır. PSA nın matematiksek değeri kadar zaman içindeki değişimi(PSA hızı ya da kinetiği) diğer formları (serbest PSA /total PSA oranı, kompleks PSA değeri ya da phi değeri) de değerlendirmeye alınır. Kuşku varsa değer tekrarlanır. Son yıllarda rektal muayeneyi takiben verilen idrar örneğinde bakılan ve genetik bir test olan PCA3 testi de PSA ile birlikte kullanılmaktadır.
Parmak muayenesi üroloğun temel muayenesidir. Prostat kanseri erken tanı programının ise vazgeçilmez bir parçasıdır. PSA’nın normal olması parmak muayenesinden vazgeçilmesi sonucunu doğurmamalıdır. Hiçbir görüntüleme teknolojisi de bugün için bu muayeneyi gerekesiz kılacak duyarlılıkda değildir. Prostat Biyopsisi usulüne uygun yapılmış bir manyetik rezonans (MR) görüntüleme de dahi ancak kuşkudan sözedilebileceği için tanı için gereklidir. Kanserli bölge görüntülenemediği için amaç olabildiğince çok alandan örnek almaktır. Prostat biyopsisi sırasında yapılan makattan ultrason(transrektal ultrason; TRUS) biopsiye kılavuzluk yapar. Biyopsi ayaktan yapılır, antibiyotik koruması altında gerçekleşir, tercihen hertürlü kan sulandırıcı 5-7 gün önce kesilmiş olmalıdır. Prostatın büyüklüğüne de bağlı olarak değişik 12-14 bölgeden parça alınır.İşlemden sonra enaz 3 gün daha antibiyotiğe devam edilir. İdrar ,meni ve makattan birsüre kan gelmesi doğaldır. Ancak özellikle işlem günü ya da ertesinde 38 ve üzeri,titreme ile yükselen ateş ve idrar güçlüğü tablosu ciddiye alınmalı,mutlaka hekime bildirilmelidir.% 1-2 oranında görülen bu ciddi enfeksiyon durumu hastaların birkaç gün hastanede izlenmelerini gerektirebilir.
II-TANI
PROSTAT KANSERİ TANISI-TETKİKLER VE EVRELEME
Biyopsi raporu prostat adenokanserini belgeler. Gereken olgularda kemik taraması (kemik sintigrafisi) ve batın taraması(BT-MR) ile uzak organlara yayılım, lenf bezi tutulumu ya da kapsül dışına taşma gibi konularda da netlik sağlandıktan sonra hekim hastalığın evresini belirler. Buna göre hastalık erken(lokalize=organa sınırlı) evrede veya lokal-ileri evrede (kapsül dışına taşmış ama uzak yayılım yok) ya da metastatik (lenfe, kemiğe, akciğere ya da başka organlarda prostat kanseri yayılımı) dönemde yakalanmış olabilir. Kanser ayrıca metastaz yapmamışsa dahi PSA düzeyi Gleason skoru ve parmak muayenesi bulgusuna göre düşük-orta ve yüksek risk gruplarına ayrılır. Her dönemin tedavi seçenekleri ayrıdır. Ayrıca hastanın yaşı, varsa sağlık açısından önemli diğer hastalıkları(kalp, diyabet, kronik bronşit ,başka kanserler vs) geçirilmiş ameliyatları (daha önceden iyi huylu büyüme nedeni ile prostat ameliyatı veya leğen bölgesi ameliyatları) prostat hacmi ve idrar yapma durumu da tedavi seçiminde rol oynar.
III-TEDAVİ
ERKEN EVRE (LOKALİZE-ORGANA SINIRLI) PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİ
Bu evrede iyi seçilmiş olgularda hiçbir tedavi yapmayarak dikkatli bir izlem(active surveillance) içinde olmakla yetinilebilir. Amaç hastanının düşük riskli kanserini tedavi ederken oluşabilecek yan etkilerden kaçınmak ve kanserin tedavisini güvenle ertelemektir.
Lokalize prostat kanserinde standart olarak kabul edilen aktif tedavi seçenekleri ise radikal prostatektomi (prostatın tümüyle çıkarılması),yoğunluk ayarlı radyoterapi (ışın tedavisi), ve brakiterapi (radyoaktif çekirdekçiklerin prostata yerleştirilmesi) dir. Kryoterapi ve yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason(HIFU)şu an için denenen ama standart olamamış yöntemlerdir. Her üç standart yöntem de bu evrede ve düşük risk grubunda 10 yıllık % 85-90 biokimyasal nükssüzlük oranına sahiptir.
Radikal prostatektomi, prostatın meni kesecikleri ile birlikte çıkarılmasına verilen isimdir. Açık olarak karından (retropubik) ya da perineden ya da laparoskopik veya robot yardımlı yapılabilir. Erken evrede, düşük riskli genç hastada sinir koruyucu olarak yapılmalı ve ereksiyon fonksiyonu olabilidiğince korunmaya çalışılmalıdır. Operasyon 1,5-3 saat arası sürer, 2-3 gün hastanede kalınır, toplam 7 gün sonda taşınır. Sonda alındıktan sonra hastaların bir kısmında genelllikle kısa-orta vade de tamamen düzelen bir idrar kaçırma beklenebilir. Sinirler korunmadığı takdirde erksiyon kusuru oluşur,sinirleri çift taraflı korunabilen genç hastalarda ise 6-9 ay içinde erksiyon tatminkar seviyelere yeniden ulaşır.
Yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) prostatın tümünü 7000 rad üzeri dozlarla ışınlarken çevre dokulara asgari zarar veren bir yöntemdir. Total doz 200 radlık porsiyonlara bölündüğünden 7-8 haftalık bir süreci kapsar. Genellikle idrar yapmayı etkilemez, ancak hafif ve genellikle geçici dışkılama sorunları oluşturabilir. Hastaların %35-50 sinde erksiyon sorunları gözlenir. Brakiterapi en çok vaka seçen yöntemdir. Hastaların hiçbir idrar şikayetlerinin olmaması ve prostatlarının 50 gramdan küçük olması önemlidir. Tek seansda anestezi altında detayları bir bilgisayar programı tarafından belirlenecek şekilde Iyod 125 ya da çekirdekleri prostat yerleştirilir ve burada bir iç-ışıma sağlanmış olur. Erken dönemde ereksiyon şikayeti ve idrar kaçırma görülmez.
Küratif Tedavi Altında Nüks
Tedavi sonrası PSA çok önemli bir göstergedir ve özel bir şikayet ortaya çıkmadıkça çoğu zaman tek başına kanser takibini sağlar. Radikal prostatektomi sonrası PSA < 0.2 olabilmelidir. Bu düzeyin üstüne çıktığında nüksün sistemik(metastatik) ya da lokal olduğu önemlidir. Nüks lokalse PSA 0.5 leri aşmadan operasyon bölgesine yapılacak radyoterapi ile yeniden kür sağlamak mümkündür. Radyoterapi ve brakiterapi aldıktan sonra prostatlarında yeniden kanser gelişen hastalarda ise radikal prostatektomi ancak çok iyi seçilmiş hastalarda gündeme gelir. Bunun dışında HIFU ya da hormonoterapi ile sağıltım sağlanır.
LOKAL İLERİ PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİ
Bu evrede hastalığın metastaz yapmadığı ancak artık prostatın içinde sınırlı olmayıp anatomik sınırların dışına çıktığı düşünülür. Bu durum MR ile ya da parmak muayenesinde saptanabildiği gibi değişik parametrelerin kombinasyonu ile de belirlenebilir. Bu evrede hiçbir tedavi metodunun tekbaşına kür sağlayamayacağı ve birbirleri ile kombine edilmeleri gerçeğinden hareketle radyoterapi ile hormon tedavisi kombinasyonu seçkin tedaviyi oluşturur. Sıklıkla yüksek risk grubuna giren bu hastalarda önce hormon tedavisi ile başlanır ; 3 ay sonra bu tedavi devam ederken radyoterapi devreye sokulur ve hormon tedavisi IMRT sonrası enaz 2 yıla devam ettirilir. Bu evrede özellikle iyi seçilmiş genç hastalarda radikal prostatektomi önerilebilir. Ama hasta bunun tekbaşına yetmeyebileceğini bilmelidir. Nitekim ameliyat sonrası cerrahi sınırlarda tümör artığı saptanması, ya da meni kesecikleri ve lenf bezlerinde tümör görülmesi radyoterapi hatta belki hormon tedavisinin eklenmesini gerektirebilir. Çok tercih edilmemekle birlikte brakiterapi ve IMRT kombinasyonları da bu evrede gündeme gelebilir.
METASTAZ YAPMIŞ PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİ
Bu evrede seçkin tedavi hormon tedavisidir. Prostat kanseri hücresi erkeklik hormonu (testosteron) yokluğunda yaşayamaz. Bu durumda cerrahi olarak (heriki testisin alınması) ya da ilaçla kastrasyon hastalığın aktivitesini önler, metastazları geriletir. Burada antiandrojen denen haplarla, LHRH analog ya da antagonistleri denen aylık ya da 3 aylık iğneler tek başlarına, ya da kombinasyonla sürekli ya da aralıklı kullanılırlar. Hormon tedavisi altında hastalık ilerlemeye devam ederse duruma göre –şu anda yoğun araştırılan-tirozin kinaz inhibitörleri ya da taksanlı kemoterapi protokolleri kullanılır. Hastalık hormona cevapsız olduğunda kastrasyona refrakter adını alır ve ortalama sağkalım 1-2 yıl ile sınırlıdır. Tedavinin her aşamasında multidispliner prostat kanseri ekibimiz(ürolog,radyasyon onkoloğu ve gerkirse medikal onkolog) hastayı birlikte değerlendirir ve kararlar ortaklaşa verilir. Hastanın öncelikleri bu karara esas teşkil eder.
AĞRI MÜCADELESİ
Prostat kanseri özellikle ileri evrede ağrılı seyredebilir. Ağrı hastalığın sıçradığı kemiklerde hissedilir. Standart ağrı kesiciler yetmediği takdirde daha güçlü ve sistemik etkili ilaçlar kullanılabilir. Ağrı lokalize ise o bölgeye ışın tedavisi yapılması da ağrıyı azaltacaktır. Bu aşamada hastanın multidisipliner prostat kanseri programının bir parçası olan ağrı kliniği sorumlusu ile mutlaka temas geçmesi sağlanacaktır.
TAMAMLAYICI TEDAVİ
Prostat kanserinde hastanın tanı anından itibaren ideal kilosuna dönmesinin sağlanması, uygun egzersizin özendirilmesi ve sigaranın kestirlmesi çok önemlidir. Hasta özellikle zeytinyağlı gıda ile beslenmeli, sebze ağırlıklı beslenmelidir. Özellikle ızgara kırmızı etten kaçınılmalıdır. A,D ve E vitamini kullanımı ile selenyum mineralinin faydasından bahsedilmektedir. Aynı şekilde pişmiş domates ve salçada içerdikleri likopen nedeniyle hastaya önerilebilir.
PSİKOLOJİK DESTEK
Hasta prostat kanseri tanısı aldığı andan itibaren hastalığın ve tedavini değişik evrelerinde psikolojik danışmanlık ve yardım alması multidisipliner kanser programımızın en önemli unsurlarındandır.kaynak