Aenean ornare velit lacus, ac varius enim lorem ullamcorper dolore aliquam.
Kolon kanserine karşı 30’larınızda test yaptırın
Kolon kanserinden korunmak için 35 yaşından itibaren yılda bir kez gaitada (dışkıda) gizli kan testi yaptırılması gerekiyor. Ayrıca 50 yaşına gelen kadın ve erkeklerin de bir defa kontrol kolonoskopisi yaptırmaları öneriliyor.
İSTANBUL – Kolon kanseri, her iki cinste de giderek artan sıklıkta görülüyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kolon kanseri en sık görülen kanserler arasında üçüncü sırada yer alıyor.
Kolon-rektum (kalınbağırsak) kanserleri, kalınbağırsağın ve onun son bölümü olan rektumun iç dokusundan (mukozasından) kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. International Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Dursun Buğra, erken teşhis ve tedavi edilen her 100 hastadan 95-98’inin sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürdüğünü belirterek, 35 yaşından itibaren yılda bir kez gaitada (dışkıda) gizli kan testi yaptırması gerekiyor. Ayrıca 50 yaşına gelen kadın ve erkeklerin de bir defa kontrol kolonoskopisi yaptırmaları gerektiğini söylüyor.
Kolon kanserlerinin oluşum mekanizmalarında en iyi bilinen yol, bağırsak iç dokusundaki hücrelerin değişerek poliplere (küçük kitle), ardından da kötü huylu tümörlere dönüşmesi. Ancak bazı kişilerde polipler ileride kansere dönüşürken, bazı kişilerde böyle bir değişim görülmüyor. Kolon kanserlerinin yüzde 90’ının çok çeşitli etkenler ile oluştuğuna dikkati çeken Prof. Buğra, hastaların sadece yüzde 10’unda kanserin neden ve nasıl oluştuğunu bilebildiklerini belirtiyor.
SAĞ KALIM SÜRELERİ ARTTI
Erken evrede saptadıkları her 100 hastadan 95-98’inin sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürdüğüne değinen Prof. Buğra, şunları söyledi:
“Kanserin ikinci evresinde tedavi sonrası 5 yıl yaşama oranı yüzde 75-80’lere ulaşırken, üçüncü evrede bu oran yüzde 50-60’larda, dördüncü evrede ise yüzde 10-15 civarında bulunuyor. Birçok kanser tipinde bu oranlara yaklaşmak kolay değil. Bu nedenle kolon-rektum kanserli olgular tedaviden iyi yanıt alınan hasta grubunda sayılıyorlar.”
Tedavide çeşitli seçenekler var. Önce hastalığın evresi (yaygınlığı) saptanıyor. Hastanın geçirdiği kalp, akciğer, böbrek sorunlarına, bilincine, psikiyatrik hastalıkları olup olmadığına, rektum tümörlerinde anal bölge fonksiyonlarının yerinde olup olmadığına, özetle genel durumuna bakılıyor. Kanserin tedavisinde birinci öncelik cerrahi. Rektum tümörleri için gereken durumlarda radyoterapi, kolon ve rektum tümörleri için kemoterapi uygulanıyor. Tedavi şansını yitirmiş ve çok ileri aşamada bulunan hastalarda ise ağrıyı dindirmeye yönelik tedaviler uygulanıyor.
KOLON KANSERLİ AİLELERİ İZLİYORUZ
Kalınbağırsak kanseri aileleri var. Bunların iki tipi iyi biliniyor.
“Polipozis koli” denilen türde, kalınbağırsakta yüzlerce, binlerce polip bulunuyor. Ergenlikten itibaren başlayarak kolon-rektum mukozasında polipler çıkıyor, fark edilmemesi halinde 25-30’lu yaşlarda bu poliplerin çoğu mutlaka kansere dönüşüyor. Kalıtsal bir hastalık. İkinci tipi de ailevi bir hastalık. Nesilden nesile kanserin şifresi aktarılıyor, sonraki nesillerde kanser gelişiyor. Arka arkaya iki nesilde kolon-rektum kanseri görülmesi gerekiyor, hastaların yaşlarının biraz daha erken dönemde olması gerekiyor. Hastalar bu kriterler ile kalıtsal ailevi kolon kanseri grubuna sokulabiliyor. Genetik geçişli bu ailevi kanser tiplerinde nesillerin takibi ve hastalığın erken dönemde saptanması önem taşıyor.
Bir de halk arasında en sık görülen ve sporadik kanserler var. Bunlarda lifli gıdalardan fakir beslenme tarzı, hızlı yemek alışkanlığı, yağ içeriği yüksek gıdalar ile beslenme, güneş ışığından mahrum kalmak, endüstride çalışmak, radyasyona maruz kalmak, karın bölgesine radyoterapi yapılması ile iltihabi bağırsak hastalığı sonucu bağırsak dokusunun bozulması önemli kanser yapıcı etkenler.
KOLONOSKOPİDEN KORKMAYIN
Kalınbağırsakta polip ve tümörlerin teşhisinde kullanılan kolonoskopinin halk arasında rahatsız edici bir test olduğunun söylenmesine karşılık, uygulanmasının çok kolay olduğunu belirten Prof. Buğra, “Bilgisayarlı tomografi çekimi yaparak ve özel bir bilgisayar programı kullanarak, görüntüler aracılığıyla kolon boşluğunda dolaşıyor gibi içerdeki polipleri görmek mümkün” dedi.
Sanal kolonoskopi olarak bilinen bu yöntemde, 5 milimetreden küçük polipler atlanabiliyor. Ayrıca bağırsak temizliği yetersizse, küçük dışkı kalıntıları da polip ya da tümör olarak değerlendirilebiliyor. Prof. Buğra, klasik kolonoskopinin teşhis duyarlılığının yüzde 90-95, sanal kolonoskopinin ise yüzde 80-85 oranında olduğunu söyledi.
50 yaşını bitiren kadın ve erkeklerin mutlaka bir defa kolonoskopi yaptırmasını öneren Prof. Dursun Buğra, şunları söyledi:
“Gizli kalmış, belirti vermeyen polipleri fark edip endoskopi ile teşhis etmek, tedavisini de yaparak olası bir kanseri erkenden önlemek mümkündür. Ailesinde anne, baba, kardeş ve yakın akrabalarda kolon kanseri öyküsü varsa, kolonoskopik incelemeleri daha erken başlatmak gerekiyor. Babası ya da annesi 45 yaşında kolon kanserine yakalanmışsa, oğluna ya da kızına 35 yaşında kolonoskopi kontrolü yaptırmasını öneriyoruz.”