Kansere karşı memenin alınması çözüm mü?

3 (21) Meme kanserinde tarama pogramlarının yararlılığını ve mastektomi ameliyatlarının gerekliliğini sorgulayan açıklamalar kafaları karıştırdı. Ntvsmnbc, kanser uzmanlarına sordu: Risk grubundaki kadın, her iki memesini de aldırırsa kanser riski tamamen ortadan kalkar mı?

İSTANBUL – Meme kanseri kadınlarda en sık görülen ve genetik geçişi olan bir kanser türü. Aynı soydan üç kişide meme kanseri görülmesi halinde, kanser riski yüzde 60 oranında artıyor. Bu nedenle Amerika ve Avrupa’da ailesinde meme kanseri bulunan kadınlar, henüz kanser oluşmadan memelerini aldırarak yerine silikon taktırıyor.
Son günlerde İngiltere ve Danimarka’dan gelen ve tarama programlarının meme kanserinden ölümleri azaltmadığı yönündeki araştırma sonuçları tartışma yarattı. British Medical Journal’da yayımlananan araştırma sonucunda, tarama programlarında saptanan meme kanserlerinin üçte birinin aslında zararsız olduğu ve taramaların binlerce kadının gereksiz yere mastektomi, yani memenin alınması ameliyatı gibi zorlu tedavilerden geçmesine yol açtığı belirtildi.

Biz de meme kanseri uzmanlarıyla, tarama programlarının yararlılığını sorgulayan araştırmaları ve risk grubundaki kadınlarda memenin içinin boşaltılmasının, kanserden ne oranda koruduğunu konuştuk. Uzmanlara, "Siz yüksek risk grubundaki hastalarınıza veya hasta yakınlarına memelerini aldırmalarını önerir misiniz?" diye sorduk.

PROF. DEMİRKAZIK: KANSER RİSKİ YÜZDE 90-95 KALKAR
Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Ahmet Demirkazık, hasta olmamış ancak risk grubunda bulunan kişilerde meme kanserinden koruyan BRCA-1 ve BRCA-2 genlerine bakılmasının önemine vurgu yaptı. "Yüksek risk grubundaki kişilerde memelerin içinin tamamen boşaltılması yüzde 90-95 gibi yüksek oranda meme kanseri riskini ortadan kaldırıyor" dedi ve şunları söyledi:
"Meme kanseri genetik geçişli olan ailelerde BRCA-1 ve BRCA-2 genleri genellikle kaybolur. Risk grubundaki insanlarda da bu genlere bakılır ve genler kaybolmuşsa bu kişilerin meme kanserine karşı korunmasız oldukları ortaya çıkar. Böyle bir durumda, bu kişilere, hiç bir belirti yokken ve kanser oluşmamışken ameliyat olmaları önerilir. Yani anne, teyze, hala, kızkardeş, dayı, amca gibi birinci derecede yakın aile fertlerinde meme kanseri varsa kadın ya da erkek farketmeksizin risk artıyor. Aynı soydan üç kişide olması halinde meme kanserinin görülme riski yüzde 60’lara kadar
çıkıyor. Bu kişilerin, mutlaka düzenli hekim kontrolünde olması, hatta kanser ortaya çıkmadan ve hiçbir belirti vermeden her iki memenin boşaltılması ve estetik ameliyat yapılması doğru olur." 

MEME SON GÜZEL.JPG.standard

PROF. TURHAL: AMELİYAT KALİTESİNE BAĞLI
Marmara Üniversitesi Onkoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Turhal da meme kanserinde genetik yatkınlığı belirleyen BRCA-1 ve BRCA-2 testlerinin Amerikan kadınları üzerinden geliştirildiğini söyledi ve "Geçmiş yıllarda başka toplumlar örneğin, İspanyol kadınları üzerinden yapılan değerlendirmede genetik değişikliklerin gözlendiği bölgelerin (Kodon) birebir örtüşmediği ortaya çıktı. Onun için Türk toplumunda bu testin yararlılığı, Amerikan toplumu seviyesinde olmayacaktır. Ancak yüksek risk grubundaki kadınların mastektomi yaptırmaları, ameliyatın kalitesine de bağlı olmakla birlikte, eğer ameliyat doğru yapılırsa, yüzde 99’a yakın bir ihtimalle meme kanseri riskini ortadan kaldırır" diye konuştu.
PROF. ÖZMEN: KANSER RİSK DEVAM EDER 
Türkiye Meme Dernekleri Federasyonu Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Özmen ise "Risk grubunda bulunan kadınlarda, her iki memenin de alınması, meme kanseri riskini azaltıyor ancak tamamen ortadan kaldırmıyor. Memesi alınan kadınlarda, deriye yapışık olarak kalan meme dokusundan yeniden kanser çıkma riski yüzde 10 kadardır" dedi.
Mesailerinin büyük kısmını meme kanseri hastaları ve yakınlarıyla geçiren uzmanların, ”Siz, risk grubundaki hastalarınıza veya yakınlarına memelerini aldırmalarını önerir misiniz?" sorusuna cevapları ise şöyle oldu:

RİSK GRUBUNDAKİ KADINLARA MASTEKTOMİYİ ÖNERİR MİSİNİZ?
Prof. Ahmet Demirkazık: Öneririm, bu yanlış olmaz. Ailede üç kişide görüldüyse ya da BRCA mutasyonuna bakılmışsa ve her iki gende de mutasyon varsa, kişi meme kanserine karşı korunmasız kalmış demektir. O zaman her iki memenin içinin boşaltılmasını öneririm.
Prof. Vahit Özmen: Meme kanseri tanısı alan bir kadının kızkardeşlerine memelerini aldırmalarını önermem. Öncelikle bunların meme kanseri risk faktörlerini inceleyerek, önümüzdeki 5 veya 10 yıl içerisinde ve yaşamları boyunca meme kanserine yakalanma risklerine bakarım. Yüksek risk grubundaysa, doğum yapmayacak ve süt vermeyecekse, ayrıca kendisi de arzu ediyorsa memelerini boşalttırmalarını isteyebilirim.
Prof. Serdar Turhal: Hayır önermem. Bence bu amiyane tabirle, pire için yorgan yakmak olur.

mamografi 2.standard

TARAMALARIN YARARLARI ABARTILDI MI?
Danimarka’daki Nordic Cochrane Centre tarafından yapılan bir araştırma sonucunda, tarama yapılan bölgelerde 55-74 yaş arası kadınlarda meme kanserinden ölüm oranlarının 1990’ların başından beri yılda sadece yüzde 1 oranında düştüğü, tarama yapılmayan bölgelerde bu düşüşün yüzde 2 olduğu belirtildi. Taramadan en çok fayda sağlayan genç kadınlar (35-54 yaş) arasındaki ölüm oranının, tarama yapılan bölgelerde yüzde 5 oranında, tarama yapılmayan yerlerde ise yüzde 6 oranında düştüğü belirlendi. Bu araştırmayı yapan bilim adamları, meme kanseri ölüm oranlarındaki düşüşü taramadan ziyade, risk faktörlerindeki değişim ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelere bağladılar.

Bu araştırmalardan sonra, meme kanseri konusunda uluslararası otoritelerin, hayatı kurtarılan her bir kadına karşılık 10 kadının gereksiz yere memesinin alındığı ya da başka tedavilerden geçtiği, dolayısıyla taramanın yararlarının abartıldığı yönündeki görüşleri basın organlarında yer aldı.
PROF. ÖZMEN: TARAMANIN ÖLÜMLERİ AZALTTIĞINA KUŞKU YOK
Türkiye’nin kanser uzmanları ise tarama programlarının yararlılığı ve gerekliliği konusunda aynı düşüncede değil. Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) Tarama Merkezi Proje Koordinatörü de olan Prof. Dr. Vahit Özmen, "Meme kanseri taramalarının, meme kanserinden ölümleri azalttığı konusunda herhangi bir kuşku yoktur. Özellikle bu azalma, 50 yaş üstündeki kadınlarda daha belirgindir. 40-49 yaş arasındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması ve mamografi ile değerlendirmenin güçlüğü, bunlarda mamografi ile taramada soru işaretleri oluşturmaktadır. Mamografi ile kadınlara radyasyon verilmekte, bazen gereksiz ameliyatlar yapılabilmektedir. Ancak mamografi ile erken tanı sayesinde hastaların yaşamları ve memeleri kurtulmaktadır" dedi.
PROF. DEMİRKAZIK: TARAMA GEREKLİ VE ÖNEMLİDİR
Prof. Ahmet Demirkazık, çok sık görülen ama şifa şansı yüksek bir kanser olan meme kanserinde tarama programlarının çok önemli olduğunu vurguladı ve "Tarama programları gereksiz değil, gerekli ve çok önemlidir. Özellike 40-50 yaş üzerinde mamaografi senede bir kez, eğer mamografi yapılamıyorsa da ultrasonla tarama mutlaka yaptırılmadır. Yani 40 yaşından sonra yılda bir kez mamagrafi yaptırılmasını öneririm. Ama risk grubundaki kadınlarda mamografiye daha önce başlanabilir. Risk grubunda olmayanlara ise 40 yaşından önce ultrason ve kendi kendine elle meme muayenesini öneririm" diye konuştu.

3 (111)

BRCA-1 VE BRCA-2 TESTLERİNİ NASIL YAPTIRACAKSINIZ?
Meme kanserinde genetik geçişi belirleyen BRCA-1 ve BRCA-2 testleri, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitütüsü’nde yapılıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bağlı ve meme kanseri tanısı konulan kadınlarda testlerden ücret alınmıyor. Meme kanseri tanısı almış hastaların SGK’lı akrabalarından 500 TL kit ücreti alınıyor. Herhangi bir akrabasında meme kanseri olmayan kadınların bu testi yaptırmaları için ödemeleri gereken tutar ise SGK’lı olsalar bile 4.500 TL. Testler ayrıca bazı özel üniversite hastanelerinde ve özel laboratuvarlarda da yapılabiliyor.kaynak