Aenean ornare velit lacus, ac varius enim lorem ullamcorper dolore aliquam.
Folik asit kansere davetiye çıkarıyor
Milyonlarca insanın ‘kansere yakalanmayalım, kalp hastası olmayalım, daha uzun ve sağlıklı yaşayalım’ diye her gün avuç avuç kullandıkları vitamin ve antioksidanların kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltmadığı, erken ölümleri engellemediği gibi tam aksine kanser riskini artırabileceğini gösteren araştırmalara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Mynet okurları için yazdı.
Yüksek dozlarda alındığında kanser riskini artırdığı belirlenen vitaminlerin sonuncusu folik asit veya diğer adıyla B9 vitamini.
Folik asit özellikle ıspanak, kuşkonmaz gibi yeşil yapraklı sebzelerde, başta mercimek olmak üzere tahıllarda ve portakal suyunda ‘folat’ olarak bulunuyor. Bu, vücudumuzdaki hücrelerin çoğalmasında ve hayatlarını sürdürmelerinde, olmazsa olmaz bir vitamin. DNA’ nın oluşumunda ve tamirinde çok önemli rolü var.
Folik asit eksikliğinin anemiye yol açtığı; saç, deri ve tırnak sağlığını olumsuz etkilediği iyi biliniyor.
Diyetlerinde yeteri kadar folik asit bulunmayan annelerin bebeklerinde spina bifida (omurga açıklığı) ve anensefali (beynin gelişmemesi) gibi ciddi doğumsal kusurlar geliştiği kanıtlandıktan sonra, Amerika ve birçok gelişmiş ülkede unlara folik asit eklenerek bu doğumsal kusurlar ileri derecede azaltılabildi.
Çocuk doğurma çağındaki hanımların günde 400 mikrogram, hamile hanımların günde 600 mikrogram ve süt veren annelerin ise günde 500 mikrogram folik asit almaları gerektiği konusunda hiçbir tartışma yok. Hatta bu tür kusuru olan bir çocuğa sahip annelerin daha sonraki gebeliklerinde her ihtimale karşı günde 1000 mikrogram folik asit almaları tavsiye ediliyor.
Fetüste omurilik ve beyin gelişiminin gebeliğin ilk haftalarında olduğundan ve gebeliklerin pek çoğu da plânlı olmadığından, doğurma çağındaki hanımların ‘her ihtimale karşı’ yeterince folik asit aldıklarından daima emin olmak çok önemli.
Üstelik 35 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırmada, gebe kalmadan önce en az bir yıl süreyle folik asit almış olan hanımların prematüre bebek doğurma risklerinin bu vitamini almayanlara göre yüzde 70 daha az olduğu da belirlendi. Prematüre doğan bebeklerde görme bozuklukları, zekâ geriliği, beyin felci ve solunum hastalıkları riskinin çok yüksek olduğunu hatırlatmak isterim.
Harika vitamin mi?
İlk yapılan bazı araştırmalarda folik asidin felç ve kalp hastalığı riskini azaltacağının ve kalın bağırsak kanserini engelleyebileceğinin ortaya çıkmasıyla folik asit harika vitamin olarak adlandırıldı ve birçok insan kalp hastası ve kanser olmamak için folik asit tabletleri kullanmaya başladı.
Ancak beklenen olmadı. Amerika, Kanada ve Şili gibi unlara ve benzeri ürünlere folik asit eklenen ülkelerde kalın bağırsak kanserlerinde yüzde 200′ e varan artışlar dikkati çekmeye başladı.
Yapılan araştırmalarda folik asidin yüksek dozlarının normal hücreler yanında kanser hücrelerinin çoğalmalarını kolaylaştırdıkları ve artırdıkları anlaşıldı.
Amerika’ da yeni yayınlanan bir araştırmada, günde bir miligram folik asit alanlarda hem kalın bağırsak poliplerinin ve hem de prostat kanserinin daha çok görüldüğü belirlendi.
Gelelim neticeye
Folik asidin doğurma çağındaki hanımlar tarafından mutlaka alınması gerektiğine hiç şüphe yok. Ancak, özellikle yaşlı insanlarda gereğinden fazla alınan folik asidin kanser riskini artırmak gibi ciddi bir olumsuzluğu da ortada. Ayrıca folik asidin B12 eksikliğini gizleyerek ciddi B12 vitamini eksikliği ve bunamaya yol açabileceği de unutulmamalı.
Folik asit de diğer vitamin ve antioksidanlar gibi diyetle alındıklarında gerçekten yararlı maddeler olmakla birlikte, bunlar sebze ve meyveler gibi gelişi güzel tüketilecek şeyler değillerdir. Bilinçsiz kullanım çok ciddi rahatsızlıklara ve hastalıklara yol açabilir.
Türkiye gibi her çeşit meyve ve sebzenin bol bol yetiştiği bir ülkede yaşıyorsunuz. Vitamin hapı yutacağınıza sebze ve meyve; balıkyağı hapı içeceğinize balık yiyin. Beyaz peynir, yoğurt, ayran dururken kalsiyum hapından medet ummayın.
Sağlıklı yaşamanın ipuçlarını eczanede değil manavda pazarda arayın.kaynak