Doğum yapmamış kadınlarda kanser riski daha yüksek

BXP52958 Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Şadan, hiç doğum yapmamış kadınlarda, diğer kadınlara oranla meme kanseri riskinin daha yüksek olduğunu bildirdi.

Akdeniz Üniversitesi’nde yürütülen “Meme Kanserinin Farkındalığını Artırmak” başlıklı projenin danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Gülay Şadan,  meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser tipi olduğuna dikkati çekti. Meme kanseri olan kadınların hem göğsünün alınmasından hem de cinselliğini kaybetmekten korktuğunu anlatan Şadan, özellikle akrabalarında meme kanseri bulunan kişilerin risk altında olduklarını vurguladı. Bu tip genetik öyküsü olanların 18 yaşından itibaren dikkatli olmaları gerektiğine işaret eden Şadan, meme kanseri riski olan kişileri şöyle sıraladı:
“Menopoza girmek, özellikle menopoz döneminde obez olmak tehlikeli. Çünkü yumurtalıklarda östrojen hormonu yapımı azalırken, yağ dokusundaki üretim artıyor. Menopoza giren kadın ayrıca kemiklerin korunması, ateş basması, çarpıntı, terleme, vajen kuruluğu gibi rahatsızlıkları için ek östrojen hormonu alabiliyor. Menopoz döneminde alınan hormonların uzun süre kullanımı kanser riski yaratıyor. Ayrıca uzun süre doğum kontrol haplarının kullanılması, sebze ve vitaminden fakir, kızartmalardan ve yağdan zengin kötü beslenme şekli, sigara ve alkol kullanımı da riski arttırıyor.”
Meme kanserinde doğurganlık yaşının önemine de değinen Şadan, “hiç doğum yapmamış kadınlarda, diğer kadınlara oranla meme kanseri riskinin daha yüksek” olduğunu anlatan Şadan, “Meme dokusu hücrelerinin gelişmesi, doğum ve emzirme ile tamamlanıyor. Memenin gelişmesi ne kadar erken tamamlanırsa, meme kanserine neden olan bir takım genetik faktörlere karşı da hücreler kendini o kadar korumuş oluyorlar. O açıdan doğurganlık yaşı önemli” dedi.
Kadınların, “Ben gencim kanser olmam” gibi yanlış bir kanı taşıdıklarını belirten Şadan, genetik etkiler nedeniyle genç yaşta da kansere yakalanma riski bulunduğunu dile getirdi.
Kadınların kanserin erken teşhisinde geç kalmalarında bilinçsizlik ve ihmalin etkili olduğunu vurgulayan Şadan, “Yaptığımız eğitimlerde kadınlar bizlere, ‘Biz kendimizi ihmal ediyoruz. Ailemiz, eşimiz, çocuklarımız ön planda, kendimizi erteliyoruz’ dediler. Bu tip kadınlara konunun önemi anlatılınca erken teşhis şansı da artıyor” diye konuştu.
Meme kanserinin gelişen teknolojiyle birlikte korkulan bir hastalık olmaktan çıktığına değinen Şadan, erken teşhis edilmesi halinde hastalığın kontrol edilebildiğini sözlerine ekledi.