Kanser Hastalarında Ağrı Tedavisi

 

vbt İnvaziv yöntemler, ağrı tedavisinde gerekli vakalarda yaşam kalitesini ciddi oranlarda artırıyor.
Bu invaziv yöntemlerden biri de, özellikle kanser ağrılarının tedavisinde kullanılan “Çölyak Ganglion Bloğu”.

Bu yöntem, ağrıya neden olan sempatik zincirin bloke edilmesi esasına dayanıyor.
İnsanlık tarihi kadar eskilere dayanan kronik ağrı, günümüzde tek bir hastalık olarak kabul edilerek güncel tedavi metodlarıyla tedavi ediliyor. Önceleri ağrının kesilmesi gerektiği gibi bir bilgiye sahip olmayan insanlar, ağrılarını çekmenin hastalıklarının kaçınılmaz sonucu olarak gördüklerinden ağrısının dindirilmesi için talepte de bulunmuyordu. Bugün gelinen noktada başta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) olmak üzere birçok kuruluş özellikle hastalarda bu bilincin yaratılması için, ağrının kesilmesini istemesinin hasta haklarının başında geldiğini anlatmaya çalışıyor ve “ağrı çekmek zorunda değilsiniz” diyor.

Tedavi

Kanser ağrısı tedavisinin onkologlar, palyatif bakımcılarla birlikte yürütüldüğünü söyleyen Prof. Yücel, ASM bünyesinde uyguladıkları yaklaşımı ise şöyle özetliyor:
“Hastayı gören radyasyon onkoloğu veya medikal onkolog, ağrısı varsa genel olarak bize haber veriyor.
Ama onlar da ilaç tedavisi konusunda ortak bir eğitimden geçtikleri için ilaç tedavisine önce onlar başlıyor. Yani ilk basamak veya ikinci basamakta ağrısı kesilmiyorsa bize haber veriyorlar ve biz hastayı gördüğümüz aşamada hasta ilk iki basamağı geçmiş oluyor. ASM bir referans merkezi olduğu için daha çok ileri evredeki kanser vakalarıyla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla burada ilk 2-3 evre hızlı geçiliyor.”
Kanser ağrılarında uygulanan invaziv yöntemlerden biri sempatik bloklar. Sistem, ağrıya neden olan sempatik zincirin farklı yerlerde bloke edilmesi esasına dayanıyor. Ağrının karakteri, ağrının bulunduğu bölge ve hastanın tanısı net bir veri ortaya çıkarıyor ve hangi seviyenin bloke edilmesi gerektiği belirleniyor.
Sempatik blok yapılan hastaların genel olarak morfin benzeri ilaçlara cevap vermeyen hastalar olduklarını hatırlatan Prof. Ayşen Yücel, tercihlerinin bu nedenle sempatik blok olduğunu belirterek işlemle ilgili şu bilgileri aktarıyor:
“Sempatik blok yaparken iki tane yol kullanıyoruz. Ya nörolotik ajan dediğimiz gliserol, fenol ve alkolle siniri öldürüyoruz. Ya da radyofrekans termokuagulasyon yöntemiyle ısı lezyonu oluşturarak siniri iptal ediyoruz. Radyo dalgalarıyla ağrıya neden olan sinirin iptal edilmesi işleminde özel bir alet kullanıyoruz. Eğer bu bir sempatik zincirse hiçbir fonksiyon bozukluğuna neden olmaz.”
Çeşitli nedenlerle sempatik blok yapılamayan durumlarda ise spinal opioid denilen uygulama yapılıyor. Epidural aralığa ya da beyin omurilik sıvısı içine yerleştirilmiş özel bir kateterin bir port veya pompa sistemi ile birleştirilmesiyle omurilik düzeyinde morfin kullanılması esasına dayanan bu yönteme ilişkin Prof. Ayşen Yücel şöyle konuşuyor:

“Pompa sisteminde cilt altına pompa, beyin omurilik sıvısı içerisine de kateteri yerleştiririz. Pompa, kendi içine yerleştirilmiş morfin solüsyonunu bizim programladığımız şekilde 24 saat hastaya verir. Hasta ayda bir gelerek özel bir yerden pompasını doldurtur. Hasta bunun dışında hiçbir şekilde ağızdan ilaç ya da enjeksiyon kullanmaz. Port sisteminde de yine kateteri bu kez epidural aralığa koyarız ve portu birleştiririz. Yine morfin verilir.
Bu iki sistemin hangisinin kullanılacağı ise, ‘hastanın neresi ağrıyor, ne tip bir ağrısı ve ne kanseri var’ sorularının yanıtlarına göre karar verilir. Bu hastaya uygulanan son nokta oluyor. Bu sistemin iyi seçilip seçilmediği ve uygun olup olmadığını belirlemek için hasta bir deneme dönemi geçirilir. İyi cevap veriyorsa sistemi ona göre kurarız. Her iki sistemin de kendine özel avantaj ve dezavantajları bulunuyor. En fazla üzerinde durduğumuz şey ise hastanın geri kalan tahmini ömrüdür.”

Kanser Ağrıları

DSÖ’nün önerileri doğrultusunda dünyanın her yerinde kanser ağrısı için basamak tedavisi uygulanıyor. ASM Tıbbi Hizmetler Direktörü Prof. Dr. Ayşen Yücel, özellikle kanser vakalarında ağrıyı yaşamanın bir gereklilik, kader olarak algılanmasından dolayı hekimlerin hastalara ağrısının olup olmadığını sormadığı gibi, hastaların da bu konuda talepte bulunmadıklarına dikkat çekiyor. Prof. Yücel, özelikle bu grupta yer olan hastalarda ağrı konusunda bilinç yaratmanın gerekliliğini vurguluyor.
Prof. Yücel’in verdiği bilgiye göre, kanser ağrıları üç farklı nedenle ortaya çıkıyor. Birincisi, kemoterapi, radyoterapi gibi kanser tedavisine bağlı olarak ortaya çıkan ağrılar. İkincisi, kansere bağlı olarak ortaya çıkan ağrılar. Son olarak da kanserden bağımsız olarak ortaya çıkan, bir kanser hastasının aynı zamanda migren ya da bel ağrısından yakınması gibi farklı kronik ağrılar.
DSÖ’nün 1990’lardaki rakamlarına göre, kanser hastalarının yaklaşık yüzde 80’i ağrı çekiyor. Hastaların bir kısmında şaşırtıcı bir şekilde ağrı görülmezken, bir kısmı o kadar hızlı kaybediliyor ki böyle bir süreç yaşanmıyor. Kanser tedavisinde yaşanan önemli gelişmelerle birlikte hastaların ömrü uzuyor ama süreçte farklı sorunlar ortaya çıkıyor ve bunlardan bir tanesi de ağrı.
Basamak tedavisinin ilk adımı “ilaç tedavisi.” En basitten en karmaşığa kadar giden bu süreçteki uygulamalara ilişkin Prof. Yücel şu bilgileri aktarıyor:
“İlaç tedavisi yaparken basit ağrı kesicilerle başlıyoruz. Bunlar etkili olmazsa zayıf opioid dediğimiz morfin benzeri olup, daha az etkili ama morfin kadar yan etkisi olmayan bir gruba geçiyoruz. Eğer bununla da ağrının kontrolünü sağlayamazsak bu kez üçüncü basamak dediğimiz, morfinin de dahil olduğu güçlü opioidlere geçiyoruz.
Bununla da başarılı olamazsak, belki bir ara kademe olarak düşüneceğimiz kombine tedavi dediğimiz farklı ilaçların bir arada kullanıldığı bir tedavi uyguluyoruz. Burayı da geçersek, bizim invaziv ağrı tedavi yöntemleri dediğimiz girişimsel bir takım yöntemler kullanıyoruz.”