Akciğer kanserinin şifreleri çözülüyor

En öldürücü kanserlerden sayılan akciğer kanserinde, moleküler biyoloji ve genetik alanında meydana gelen değişiklikler sayesinde kanserin şifreleri çözülüyor!

667323_detay Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Andaç Argon, akciğer kanserinde, yeni bir çağın müjdesini vererek, eski ve az etkili yöntemlerin, yerini çok daha etkili tedavilere bıraktığını söylüyor. “Moleküler biyoloji ve genetikte meydana gelen baş döndürücü gelişmeler sayesinde kanserin şifrelerini çözmeye başladık” diyen Argon, günümüzde akciğer kanseri hastalarının farklı genetik özelliklerini tespit edip, tedaviyi ortaya çıkan bu özelliklere göre gerçekleştirdiklerini söylüyor.
YENİ BİR ÇAĞ
“Yaşam süresini ve kalitesini olumsuz etkileyerek ciddi bir sağlık sorunu oluşturan akciğer kanserlerinin tanısı eskiden yalnızca ışık mikroskobu altında ve hücrelerin dış görünüş değişikliklerine dayanılarak yapılıyor ve tüm hastalar tek bir hastalık adı altında sınıflandırılıyordu” diyen Doç. Dr. Argon, bu durumun, kanser tedavisinde arzu edilen başarının elde edilemeyişinin en önemli nedeni olduğuna dikkat çekiyor.
ÖNEMLİ GELİŞMELER
Yeni gelişmelerin, kanserin sanılandan daha karmaşık yapısını ve mekanizmalarını kavramayı sağladığını belirten Argon’a göre, bu bilgileri kullanarak, kansere karşı savaşta, eskiden hayal dahi edilemeyecek yeni teknolojik silahlara sahip olunuyor. “Son 10 yıl içinde akciğer kanserinde volkan patlamasını andıran yeni ilaçlar geliştirilmeye başlandı. Bugün hastalığa değil, hastaya özel tedavi çağına girdik” diyen Argon, böylece akciğer kanserli hastaların genetik olarak farklı özelliklere sahip olduğunu görüp, tedaviyi bu özellikler üzerinden yönettiklerini söylüyor.
AKCİĞER KANSERİNDE GENETİK DEVRİM
EGFR (EPİDERMAL GROWTH FACTOR RECEPTOR) MUTASYONU: EGFR denen ve her insanın hücre yüzeyinde bulunan alıcıların mutasyona uğraması sonucu ortaya çıkan akciğer kanserli hastalara, artık yeni grup ilaçlarla müdahale edilebiliyor. “Hedefe yönelik ilaçlar” etkilerini sadece hastalıklı hedef hücreler üzerinde gösteriyor.
EML4/ALK MUTASYONU: Haziran ayında ABD’de gerçekleştirilen onkoloji kongresinde bu mutasyonu taşıyan hastaların tedavisinde geliştirilen bir ilacın, hastalık üzerindeki mucizevi yanıtının yüzde 80’leri bulduğu belirtildi. Klasik kemoterapi ve radyoterapinin sağlayamadığı başarıyı yakalayan ve yakında piyasaya çıkacak olan ilacın, tedavi ümitlerini ciddi olarak artırması bekleniyor.
NÜKS RİSKİ TESPİT EDİLİYOR
Doç. Dr. Andaç Argon, “Eskiden, ameliyat sonrası hastaların, kemoterapi ve radyoterapiye gereksinimi olduğunu düşünüp bunu uyguluyor fakat bu tedavinin kesin olarak yapılması gerekiyor mu bilmiyorduk” diyor ve artık bunu gösterecek genetik bir teste sahip olmanın önemine dikkat çekiyor. Bu testin sonucunda, hastaların ameliyattan sonra nüks riski taşıyıp taşımadıklarını belirlemek de mümkün hale geliyor. Gelişmeler bu hızla sürecek olursa, yakın gelecekte her hastanın, genlerinin özelliklerine göre sınıflandırılıp, kişiye özel tedavi görmesinin mümkün olabileceği belirtiliyor.kaynak